ÖNCE KENDİMİZİ SORGULAYALIMBu satırların yazarı da dahil olmak üzere, pek çok kimse cimri olduğunu, kıskanç olduğunu kabul etmez. Körler hiç olmazsa bir yol gösterici isterler; biz cimri insanlar ise kendi kendimizi sokarız yanlış yollara. “Benim yükseklerde gözüm yoktur, ama bu zamanda başka türlü yaşanmaz” deriz. Dışımızda aramayalım kötülüğü, içimizdedir o; ciğerimize işlemiştir. Hasta olduğumuzu bilmemek, iyileşmemizi zorlaştırmaktadır. Kendimizi tanımaya bir an önce başlamazsak, nasıl başa çıkacağız bunca kötülükle?
Her ne kadar cimri olmadığımızı düşünsek de veya kendi vicdanımızla başbaşa kaldığımızda cimri yüzümüzü görüp bu yönümüzü insanlardan saklamaya çalışsak da, basiret sahibi insanlar ve hayat tecrübesi olan yaşlılar, cimri kişiyi hemen farkederler.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, maiyetiyle birlikte bir yolculuğa çıkar. Yıllar süren çalışmalarını kaleme almış ve feraset ilmi ile ilgili yaptığı uzun araştırmalar onu bu konuda uzmanlaştırmıştır. Derken bir hanın önünde dururlar. Hanın sahibi, onun atının dizginlerini tutar. Uzun ısrarlar sonucu, gelenleri misafir olmaya ikna eder.
Misafirler odalarına geçerler ve büyük bir ihtimamla ağırlanmaya başlarlar. Orada kaldıkları birkaç gün, han sahibinin çok büyük ikramlarıyla karşılaşırlar. Ancak bir sorun vardır. İbrahim Hakkı Hazretleri, insan görünüşü, beden dili ve davranış bilimleri konusunda uzmandır ve onun han sahibi ile ilgili teşhisiyle han sahibinin davranışları tezat arz etmektedir. Onun bilgisine göre bu adamın pinti ve cimri bir adam olması gerektir.
Günler ikramlarla geçer ve Hazret artık ilminden şüphe etmeye başlar. Hatta Erzurum’a döndüğünde, yazdığı ciltlerce kitabı ve tuttuğu binlerce notu yakmaya bile karar verir. Tam handan ayrılacaklardır ki, hancı uğurlamaya gelir. Yine ilk günkü gibi atın dizginlerine yapışır. “Bu, şu kadarlık konaklama ücreti; bu, şu kadarlık yeme içme; bu, şu kadarlık hayvanlarınızın bakım ücreti...” diye uzayan bir listeyi okurken yaver çıkışır: “Sen bizi zorla misafir ettin. Hiç misafire hesap çıkarılır mı?” diyecek olur.
İbrahim Hakkı Hazretleri müdahale eder: “Kâhya!” der, “Kaç altın istiyorsa fazlasını ver. Bizim kitap kurtuldu.”Ahmet ALEMDAR • 103. Sayı
SEMERKAND - Aylık Tasavvufî Dergi