Kız Çocuğunun Kişilik ve Karakteri
Uzman Pedagog Adem Güneş:
“Kız çocuğunun kişilik ve karakteri baskıyla oluşturulamaz” “Kırılgan bir yapıya sahip olan kız çocuğunun kişilik ve karakter gelişiminde daha hassas olunması gerekir. Çünkü kız çocuğunun duyguları ön plana çıkar. Dolayısıyla anne ve baba kişilik ve karakter gelişimi evresinde kız çocuklarının duygularını incitici hareketler yapmaktan kaçınmalıdır.”
Şüphesiz bir insanın en önemli özelliği kişilikli ve karakterli olmasıdır. Kişilik ve karakterin temeli ise çocuk yaşlarda atılır. Peki, çocuklarda kişilik ve karakter oluşumu kız veya erkek çocuğa göre değişir mi?
Fatih Üniversitesi Öğretim Görevlisi Adem Güneş, bu soruya verdiği cevapta kız ve erkek çocuğunun karakter oluşumunda farklılıklar olduğunu söylüyor. Güneş, duygusal bir yapıya sahip olan kız çocuklarının kişilik ve karakter gelişiminde anne-babanın kız çocuğunun bu özelliğini dikkate alması gerektiğini vurguluyor.
Güneş’in konuyla ilgili olarak sorduğumuz sorulara verdiği cevaplar ana başlıklar altında şöyle:
Kız çocuğunun kişilik gelişimiBir kişinin iç dünyası ile dışa yansıttığı görünüm arasında ne kadar benzerlik varsa o kişi o kadar kişilik sahibidir denir. Eğer kişinin dışa yansıttığı dünya ile içindeki gerçek dünyası arasında fark varsa buna da “kişilik bozukluğu” denir. Bir kişi yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu biliyor ama buna rağmen yalan söylüyorsa bu bir kişilik bozukluğudur.
Kız çocuğu yetiştirirken onun kişilik sahibi olması oldukça önemlidir. Eğer kız çocuğu kendi içerisinde anne-babadan habersiz farklı bir dünya yaşatmaya başlarsa erkek çocuklarından biraz farklı olarak tehlike birazcık daha büyük demektir.
Çünkü kız çocukları duygusaldır. Eğer duygu dünyasında yaşattığı şeyi, dışarıya yansıtamıyor, kendi içerisinde bir takım şeyleri yaşıyorsa bu çocuğun içinde yaşattığı şeylere kapılması, peşinden gitmesi ve durdurulması oldukça zor olur. Bu durum erkek çocuklarında biraz daha farklıdır. Erkek çocuklarının duygu dünyası kız çocukları gibi hassas olmadığından kendini frenleyebilmesi daha kolaydır. Duygularına yenik düşerse kız çocuğunun durdurulması çok daha zor olur.
Dolayısıyla kız çocukları yetiştirilirken, iç dünyası ile dışa yansıttığı kısmın aynı olması yönünde anne-babalar tarafından destek sağlanması gerekir. Bu şu anlama gelir: Eğer bir kız çocuğu iç dünyasında bir takım şeyler taşıyorsa, bunu annesi ile paylaşabilmelidir. Çünkü kız çocuğunun fıtratında kendi iç dünyasını birisiyle paylaşma eğilimi vardır. Erkek çocuklarda bu yoktur. Mesela; bir kız çocuğu bir erkeğe karşı ilgi duyduğunda fıtratı icabı bunu içinde tutamaz. Mutlaka bunu birisiyle paylaşmak ister.
Bu paylaşmak istediği kişi olan anne, kızını ayıplar, küçük düşürür ve engellemeler yaşatırsa çocuk, bu takdirde kendi içerisindeki bu duygusal hareketlenmeleri iki şekilde ele alır. Ya duygularını bastırır ya da bir başkası ile paylaşır. İkisi de tehlikelidir. Çünkü duygular bastırıldığı kadar bir süre sonra bastırıldığı derecede şiddetli şekilde ortaya çıkar. Bu şiddetli ortaya çıkmada ise anne-babalar çok defa kızlarına laf geçiremezler. Başka birisi ile paylaştığında ise ortaya istenmeyen durumlar çıkabilir.
Bunların olmaması için, anne, kız çocuğuna karşı çok açık ve paylaşmacı olmalıdır. Ancak burada anne ile çocuğu arasında bir mahrem perde mutlaka duruyor olmalıdır. Özellikle kız çocuğunun cinsellikle ilgili sorgulamalarında anne kendisini de ön plana çıkartarak, örneklendirmeler yaparak kızıyla paylaşımda bulunmamalıdır. Daha genel anlamda konuşması gerekir.
Eğer sevmek, aşk, ilgilenmek gibi bir takım şeylerden bahsediliyor ve kızının ilgilendiği somut birileri de varsa anne kızının bu duygularına sahip çıkmalıdır. Sevmenin bir erdem olduğu, aşkın bir güzellik olduğu ancak bunlar iç dünyada tutulursa o takdirde güzel olacağı vurgusu yapılmalıdır.
Kız çocuğunun annesine ağlaması, içerisinde taşıdığı bu duyguların kendisini iyice sardığını belirtmesi durumunda ise annesi onu daha refaha kavuşturacak, dikkatini başka yönlere çekecek, etrafla ilgilendirecek geniş alanlar oluşturması lazım.
Kız çocuğunun karakter gelişimiKarakter; kişinin bir davranışı sürekli ve iradi olarak yapabilme yeteneğine sahip olmasıdır. Eğer bir çocuk namaz kılma iradesini sergileyebiliyor ve devamlı namaz kılabiliyor ise o takdirde bu kişinin namaz konusunda karakterli bir duruşu olduğunu söyleyebiliriz.
Kız çocuğu, eğer anne ve babadan sağlıklı bir şekilde besleniyorsa, karakterini oluşturma konusunda erkek çocuklara göre daha güçlü bir iradeye sahiptir. Çünkü kız çocuğu karakterini oluştururken, iradesini oluştururken etrafından duygusal desteği çok rahatlıkla alabilir. Yani “ben böyle yapmayacağım, ben şöyle yapacağım, ben şöyle birisi olacağım” diyerek duygu dünyasını iradesini destekler vaziyete çok rahatlıkla getirebilir. Erkek çocuğunun ise duygu dünyasının kız çocuğuna göre birazcık daha zor işleyen bir yapısı vardır. Kız çocuğu karakter oluşturmada erkek çocuğundan öndedir.
Kız çocuğunun karakterli olması daha kolay ama yapılması da bir o kadar zordur. Çünkü kız çocuğu kırılgandır. Baba eğer kızının karakteri oluşurken veya anne karakterin oluşumu evresinde kız çocuğunu kırar, iradesini elinden alır, onu alçaltır, küçük düşürürse içeriden yükselecek olan o karakter zafiyete uğrar. İçerideki o irade, zafiyete uğradığı zaman karakter oluşumunda da zafiyet görülür. Naif bir ağaç düşünün; belli bir zamana kadar eğer siz o ağacı zedelemezseniz, daha sonra kütük haline dönüşecektir, onu kırmak zor olur. Fidan, naif halinde incitilirse kütük haline gelmesi de zor olur.
Kırılgan bir yapıya sahip olan kız çocuğunun kişilik ve karakter gelişiminde daha hassas olunması gerekir. Çünkü kız çocuğunun duyguları ön plana çıkar. Dolayısıyla anne ve baba kişilik ve karakter gelişimi evresinde kız çocuklarının duygularını incitici hareketler yapmaktan kaçınmalıdır.
Kız çocuğu tehditle yetiştirilemez Kız çocuğunun iradeyi kullanma kırılganlığı daha zayıftır. Daha çabuk kırılır. Peki, kız çocuğu iradesini kullanamazsa ne olur? O takdirde kendisine ilgi alaka duyan bir erkek çocuğuna kendisini teslim etmesi daha kolay olur. İrade ile kendisine ve duygularına engel olması daha zor olur. Bir kız çocuğu iradesini kullanamıyorsa, işte o bir felakettir. İradenin kullanılması da duygu dünyasının incitilmesi ya da incitilmemesine bağlıdır. Duygu dünyası incitilmemiş bir kız çocuğu iradesini güçlü bir şekilde kullanabilir.
Burada bir başka bir şeyden bahsetmek lazım; anne-babaların kız çocuğu yetiştirirken yaptığı en büyük yanlışlardan bir tanesi onun iradesini kendi ellerine almaya çalışmalarıdır. Anne-babalar ahlak ve namus konusunda kız çocuklarını tehdit ve baskı içerisinde tutmaya çalışıyorlar. Böylelikle ahlaksızlık konusunda kızın aslında kendini çok rahat koruyabileceği, Allah ’ın içine yerleştirdiği bir mekanizmayı çocuğun kendisinin kullanması yerine anne-baba mekanizmayı elde tutmaya çalışıyor. Bu ancak belli bir yaşa kadar olabilir. Belli bir yaşta kız kendi iradesini kendisi teslim aldığı zaman bir süre sonra iradesinin zayıf olduğu ortaya çıkar.
Burada anne ve babalar kesinlikle çocukları korku, sindirme ve baskı ile iffet, namus konusunda tavır ve davranış geliştirmemeleri lazım. Çocuğun insan olmasından kaynaklanan bir vasfını her zaman ön planda tutmaları gerekir. Çünkü hiçbir kız çocuğu kendisinin kötü bir adla anılmasını kabullenemez. Bunu benlik kabul edemez. Bir kız çocuğu kötü yola düşmeyi kendisi kabullenemez, kabul edemez. Yeter ki iradesi kırılmamış olsun. Anne-babalar çocuklarımızı koruyacağız diye korku ve sindirme ile onların iradesini kullanılamaz hale getiriyorlar. Bir kız çocuğu da iradesini kullanamazsa fena işler yapmasına engel olamaz, olamayabiliyor.
Konu Adresi: http://www.dervisler.net/kiz-cocugunun-kisilik-ve-karakteri-t29473.0.html