ÜMMÜHAN ATAK (GAZETECİ): “SEVGİLİLER GÜNÜ ANLAMSIZ”
Sevgi, içinde aşkı, saygıyı, ümidi, korkuyu, heyecanı, tereddüdü, karşılıksızlığı, sabrı, tevekkülü, duayı, nefes almayı ve nefes vermeyi barındıran fakat hiçbir zaman bunlardan herhangi biriyle karıştırılmaması gereken “şey” olsa gerek Ben samimi olan her şeyi ve herkesi seviyorum.
Bir alışveriş merkezinin müdürü veya bir gömlek markasının tasarımcısı veya sepetinde çiçek satan bir çingene veya bir televizyon kanalının genel yayın yönetmeni veya bir gazetenin yazı işleri müdürü veya süs eşyaları satan bir dükkanın sahibi veya özel günlerde bir masanın başında romantik şarkıların notalarını savuran bir kemancı veya üzerinde kalp şekli bulunan balonların dağıtıcısı olsaydım, sevgililer gününün benim için bir anlamı olabilirdi. Fakat bunların hiçbiri değilim ve bunlar kadar para kazanma hırsım hiç olmadı.
REHA YEPREM (SUNUCU): “SEVGİLER GÜNÜ’NDE EŞİMDEN ÖZEL BİR ŞEY BEKLEMEM”
Sevgi, sevdiğinle empati kurup neticesinde oluşan sempatinin keyfini sürmektir. Ben Allah’a ve onun sevgilisi olduğu için Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) sevgi duyuyorum. Ayrıca, eşime ve çocuklarıma sevgi duyuyorum. Sevgiler Günü tamamen dayatılan bir gün. Bu günde eşimden özel bir şey beklemem. Belki farklı bir muamele içten bir tebessüm olabilir.
ÖZLEM YEPREM (SUNUCU): “BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE SEVGİ HER GÜN SUNULAN BİR DUYGU”
Sevgi, bana göre bağlanmak demektir. Bu dünyada eşime ve çocuklarıma sevgi duyuyorum. Çünkü onlar Allah’ın emaneti ve ben onlara değişik, kopmaz bağ ile bağlıyım. Sevgililer Günü’nün benim için bir anlamı yok. Bu günde eşimden de bir beklentim olmaz. Bana göre, dünyadaki bazı kurum ve kuruluşların para kazanmak için buna ihtiyaçları var. Bizim bu günlere ihtiyacımız yok. Çünkü bizim kültürümüzde sevgi her gün sunulan bir duygu.
AYLA AĞABEGÜM (YAZAR): “SEVGİYİ DOĞRU ANLATIRSANIZ, YERİNE ULAŞIYOR”
Oturduğum apartmanın önündeki beton saksıların içine çiçekler ekmiştim. Kağıt toplayan çocuklardan biri bir sabah o saksılardan bir tanesinin üzerine oturdu ve çiçekleri ezdi. Onların yanına giderek, pencereden kendilerini gördüğümü söyledim. Bunun üzerine benden özür dilediler. Özrü benden değil çiçekten dilemelerini gerektiğini, artık, o çiçeğin dirilmeyeceğini söyledim. Çocuklardan biri, gitti, çiçeği öptü ve ondan özür diledi. Çocuklarımız yanlış bir şey yapıyorsa bunun sorumlusu biz büyükleriz. Çünkü sevgiyi doğru anlatırsanız, yerine ulaşıyor.
BATI’YI TAKLİT ETTİK SEVGİMİZİ KAYBETTİK
"Sevgi Zekası” adlı kitabın yazarı Dr. Muhammed Bozdağ bizi sevgi medeniyeti yapan dinamiklerin başında dinimizin geldiğini söylüyor. Atalarımızdan, yaratılan her şeyi Yaradan’dan ötürü sevmeyi öğrendiğimizi belirten Bozdağ “İslam dini, bir masumu öldürmenin tüm insanları öldürmek olduğunu, her iyiliğin mutlaka karşılık bulacağını, hayatın fani olduğunu ve burada iyiliklerle, güzel ahlâkla cennete hazırlanmak gerektiğini bildiriyor. Ayrıca dinimiz, anne babaya ve büyüklere saygıyı, küçükleri sevmeyi, evliliğin ve eşlerin ilahi lütuf ve emanet olduğunu, fakire yardımın her imkân sahibinin borcu olduğunu emrediyor. Böyle bir dine sahip insanlar nasıl oluyor da sevgisizleşiyor ve Batı’dan gelen içi boş sevgi günlerine önem veriyor anlamak mümkün değil” şeklinde konuşuyor. Milli kimliğimizi hızla yitirdiğimizi ifade eden Bozdağ, bunun nedenlerini şöyle açıklıyor; “Amerika kültürünün taşıdığı paracılık, bencillik, zevkçilik, bireycilik olguları Batı’dan Doğu’ya hızla yayıldı ve benliğimizi kuşattı. Biz kendi kültürümüzü, inancımızı bırakarak çoğunluğu antidepresan ilaçlarla yaşamaya çalışan para saplantısı içerisindeki Batı’yı taklit ettik. Türk olmak, Müslüman olmak ne demek, helal- haram nedir, dünyaya neden geldik, Yaradan bizden ne istiyor, milletçe insanlığa hangi hizmetlerde bulunabiliriz? Sorularını cevapsız bıraktık. Bunun bedeli de bunalımdır.”
İÇİMİZDEKİ İNSAN SEVGİSİNİ CANLANDIRMALI
Toplumun sevgiyi yeniden bulması için her bireyin içindeki insan sevgisini dinimizin değerleriyle yoğurması gerektiğini belirten Bozdağ, “Batı tarzı hayatın ve kültürün içerisinde uyumlu olsa da, insan kendisi olmayı öğrenmek için çaba göstermelidir. Biz milli kimliğimizi hızla yitiriyoruz ve Türkiye vatandaşı Amerikalılar haline geliyoruz, asimile oluyoruz” şeklinde konuşuyor.
HURİ YAZICI-SEMERKAND DERGİSİ