Uzaklarda bir köyde, kocası çocuğu doğmadan önce ölmüş tek başına yaşayan hamile bir kadın, kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evde beslemeye başlar.
Gelincik, kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da oldukça uysallaşır.
Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve çocuğuna bakmak zorundadır.
Günler böyle geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalırlar.
Aradan biraz zaman geçer ve kadın eve gelir. Eve girdiği zaman gelinciği görür. Ağzı kanlıdır. O anda beyninden vurulmuşa döner ve gelinciğe saldırıp oracıkta öldürür.
Tam o sırada içerideki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne korkuyla ümit arasında odaya yönelir. Ve beşiğin içinde bebeğinin sapasağlam olarak yattığını görür. Ve bebeğin yanında parçalanmış bir yılan bulur.
İşte, kıssadan hisse bizlere! Ne yaptı kadın gelinciğin ağzındaki kanı görünce ‘’eyvah, bebeğimi yedi’’ diye düşündü ve onu öldürdü. Oysa ki gelincik bebeğe zarar verecek olan yılanı öldürmüş ve çocuğun hayatını kurtarmıştı. Ama kadın yanlış anlayıp onu öldürdü. Sonra yaptığına çok pişman olsa da iş işten geçmiş, gelincik ölmüştü.
*Alıntı*