Tasavvufta 10 Esas - Tevbe - Tasavvufi Bilgiler
Derviþler.Net Anasayfa

Forumda toplam 25.065 konu paylaþýldý... Bu konulara toplam 145.656 yorum yapýldý. Bugün 1 konu ve 2 ileti gönderildi.. Toplam : 22914 üyeli aileyiz.
Derviþler Mekanýnda, Tasavvufta 10 Esas - Tevbe , konusunu okuyorsunuz... Bu konu 4896 defa okundu.Ýsim benzeri konularý sayfanýn altýndan takip edebilirsiniz.
Hayýrlý paylaþýmlar diliyoruz. Aradýðýnýz konuyu bulamadýysanýz bizimle iletiþime geçebilirsiniz. Yazý alýntýlarýnda kaynak(www.dervisler.net) gösterilmesi rica olunur.

Derviþler Mekanýnda paylaþýlan en güzel konu:{Tasavvufta 10 Esas - Tevbe }   Okunma sayýsý 4896 defa

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdýþý Kararlý

  • Murakýp
  • *****
  • Ýleti: 7.047
  • Konu: 1851
  • Derviþ: 4252
  • Teþekkür: 30
Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« : 28/01/10, 20:22 »
Elinizdeki bu risale daha önce yayýnlanmýþ olan “Kur’an-ý Kerim ve Sünnet-i Seniyye Iþýðýnda Ýslam Tasavvufu ve Nakþibendi Tarikatý Esaslarý” isimli çalýþmamýzýn “Tasavvufun Esaslarý” bölümünün müstakil hale getirilmesidir.

   Daha önceki çalýþmamýzda bu esaslarýn ayet ve hadislerden bazý delillerini de istifadenize sunarak kýsa ve akýlda kalýcý olmasýna çalýþmýþ, meselelerin teferruatýna girmemiþtik. Elinizdeki bu risalede ise konularýn teferruatlý bir þekilde incelendiðini ve çeþitli açýlardan ele alýndýðýný göreceksiniz.

   Necmüddin Kübreverdi k.s. hazretlerinin daha önce kaleme almýþ olduðu ve Ýsmail Hakký Bursevi k.s. tarafýndan þerh edilmiþ olan “Usulü’l Aþere – On Usul” adlý eserdeki sýralamaya göre konularý sizlere sunmaya çalýþtýk.

   Cenab-ý Feyyaz-ý Mutlak cümlemize doðru bir anlayýþ nasip etsin. Kalblerimizi Ýslamýn ve Ýmanýn nuru ile aydýnlatsýn. Halen Habibi Edibi Muhammed ’ül Mustafa S.A.V efendimize benzemeyi bizlere nasip etsin. Ýþte bu risale inþaallah bunlara vesile olur.

   Hidayete erdirecek yalnýzca Allahdýr. Bizleri de hidayete erdir Ya Hadi.



Ýthaf: Bu risaleyi asrý saadetten bu yana insanlara birer hidayet rehberi, Ýslamýn, Ýmanýn, Kur’anýn, Sünnetin hizmetçisi olan büyüklerin aziz hatýralarýna ithaf ediyorum.







1-T E V B E


   Deðerli okuyucu! Konuya baþlamadan önce Eþrefoðlu Rumi k.s. hazretlerinin þu güzel beyitlerini birlikte okuyalým.


Ey hevasýna tapan,
Tevbeye gel tevbeye
Hakka tap Haktan utan
Tevbeye gel tevbeye

Nice nefse uyasýn
Nice dünya kovasýn,
Vakt ola usanasýn
Tevbeye gel tevbeye

Nice beslersin teni
Yýlan çiyan yer aný,
Ko teni besle caný
Tevbeye gel tevbeye

Sen teni sandýn seni
Bilmedin senden teni,
Odlara yaktýn caný
Tevbeye gel tevbeye

Sen dünya perest oldun
Nefsin ile dost oldun,
Sanma dirisin, öldün
Tevbeye gel tevbeye.

Gör bu müekkelleri
Yazarlar hayr-ü þeri
Günahdan olgýl beri
Tevbeye gel tevbeye

Ey miskin adem oðlu
Usan tutma alemi
Esmeden ölüm yeli
Tevbeye gel tevbeye

Ölüm gelicek naçar
Dilin tanýný þaþar
Erken iþini baþar
Tevbeye gel tevbeye

Göçer bu dünya kalmaz
Ömür payidar olmaz
Son piþman asý kalmaz
Tevbeye gel tevbeye

Tevbe suyuyla arýn
Dime gel bugün yarýn
Göresin Hak didarýn
Tevbeye gel tevbeye

Eþrefoðlu Rumi sen
Tevbe kýl erken uyan
Olma yolunda yayan
Tevbeye gel tevbeye

         Eþrefoðlu Rumi



   Tevbe lügatta: “Bir günahý bir daha iþlememeye söz verme. Piþman olma. Allahtan af dileme. Estaðfirullah deme.” Anlamýna gelmektedir.

   Allah c.c. hazretleri kullarýnýn dualarýna icabet edici olduðu için kulunun bu yakarýþlarýna esmasýndan “Tevvab: Tevbeleri kabul edici Allah. Ve Afüvv: Çokça affeden.” Sýfatlarýyla muamele eylemektedir.

   Ýnsan yaratýlýþ itibariyle hataya meyyal bir varlýktýr. Ama Allah c.c. hazretlerinin vermiþ olduðu akýl nimeti sayesinde yapmýþ olduðu bu hatalarýn farkýna varabilmektedir. Bu hatalardan kurtulmanýn bir yoludur Tevbe.

   Eðer insan hata yapan bir varlýk deðil de, hiç hata yapmayan bir varlýk olsaydý imtihanýn bir anlamý kalýrmýydý acaba ?  O zaman Allah c.c. kimleri affederdi ? Kimleri baðýþlardý ? O zaman hiç þüphesiz ki bir hadisi þerifte de belirtildiði gibi insan haricinde hata yapan bir varlýk yaratýrdý da onlarý affedip, baðýþlardý. Rahmetinin geniþliðini akýl almaz büyüklüðünü kullarýna öyle gösterirdi.

   Ýþte aczini, kusurunu, hatasýný, günahýný, gafletini, þükrünün azlýðýný bilip de piþmanlýk duyan kul ile Rahman, Rahim, Tevvab, Afüvv, Mucib, Ðafur, Halim ve Zül Celal-i vel Ýkram olan Allah c.c. arasýnda manevi bir rabýtadýr (bað) tevbe.

   Þimdi birlikte Tevbe ve Ýstiðfarýn hükmünü ve önemini daha iyi kavrayabilmek için gönüllerdeki hastalýklara bir þifa olan Kur’an-ý Kerimde Tevvab olan Rabbimiz bizlere neler telkin etmiþ bir bakalým. Ve O’nun rahmet kapýsýna varalým " Ey insanlar! Þüphesiz size Rabbinizden bir öðüt ve gönüllere þifa, Müminlere hidayet ve rahmet olan (KUR'AN) gelmiþtir " (Yunus/57)

Ey rahmeti bol padiþah!
Cürmüm ile geldim sana
Ben eyledim hadsiz günah,
Cürmüm ile geldim sana.

Adýn senin Gaffar, iken.
Ayb örtücü Settar iken,
Kime gidem sen var iken,
Cürmüm ile geldim sana.

Ýsyanda Kuddusi þedid,
Kullukta bir battal pelid,
Der: Kesmezim senden ümid,
Cürmüm ile geldim sana.






Kur’an-ý Kerimde ki Tevbe Ayetlerinin Mealleri:



Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takým ilhamlar aldý, Allah onun tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandýr. (Bakara/37)



Musa kavmine demiþti ki: Ey kavmim! Þüphesiz siz, buzaðýyý (Allah) edinmekle kendinize kötülük ettiniz. Onun için yaradanýnýza tevbe edin de nefislerinizi (kötü duygularýnýzý) öldürün. Öyle yapmanýz yaratýcýnýzýn katýnda sizin için daha iyidir. Böylece Allah tevbenizi kabul etmiþ olur. Çünkü acýyýp tevbeleri kabul eden ancak O'dur. (Bakara/54)



Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eðenlerden kýl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çýkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. (Bakara/128)



Ancak tevbe edip durumlarýný düzeltenler ve gerçeði açýkça ortaya koyanlar baþkadýr. Zira ben onlarýn tevbelerini kabul ederim. Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim. (Bakara/160)



Sonra insanlarýn (sel gibi) aktýðý yerden siz de akýn. Allah'tan maðfiret isteyin. Çünkü Allah affedici ve esirgeyicidir. (Bakara/199)



Sana kadýnlarýn ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsýzlýktýr. Bu sebeple ay halinde olan kadýnlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaþmayýn. Temizlendikleri vakit, Allah'ýn size emrettiði yerden onlara yaklaþýn. Þunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever. (Bakara/222)




Þayet (faiz hakkýnda söylenenleri) yapmazsanýz, Allah ve Resûlü tarafýndan (faizcilere karþý) açýlan savaþtan haberiniz olsun. Eðer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksýzlýk etmiþ ne de haksýzlýða uðramýþ olursunuz. (Bakara/279)



Ancak, bundan sonra tevbe edip yola gelenler baþka. Çünkü Allah çok baðýþlayýcý ve merhametlidir. (Al-i Ýmran/89)



Yine onlar ki, bir kötülük yaptýklarýnda, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ý hatýrlayýp günahlarýndan dolayý hemen tevbe-istiðfar ederler. Zaten günahlarý Allah'tan baþka kim baðýþlayabilir ki! Bir de onlar, iþledikleri kötülüklerde, bile bile ýsrar etmezler. (Al-i Ýmran/135)




Ýçinizden fuhuþ yapan her iki tarafa ceza verin; eðer tevbe eder, uslanýrlarsa artýk onlara ceza verip eziyet etmekten vazgeçin; çünkü Allah tevbeleri çok kabul eden ve çok esirgeyendir. (Nisa/16)



Allah'ýn kabul edeceði tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; Ýþte Allah bunlarýn tevbesini kabul eder; Allah her þeyi bilendir, hikmet sahibidir. (Nisa/17)



Yoksa kötülükleri yapýp yapýp da içlerinden birine ölüm gelip çatýnca "Ben þimdi tevbe ettim" diyenler ile kafir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acý bir azap hazýrlamýþýzdýr. (Nisa/18)



Ve Allah'tan maðfiret iste, çünkü Allah, çok yarlýðayýcý, ziyadesiyle esirgeyicidir. (Nisa/106)



Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sýmsýký sarýlýp dinlerini (ibadetlerini) yalnýz onun için yapanlar baþkadýr. Ýþte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakýnda büyük mükâfat verecektir. (Nisa/146)



Kim (bu) haksýz davranýþýndan sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse þüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok baðýþlayýcý ve esirgeyicidir. (Maide/39)



Hâla Allah'a tevbe edip O'ndan baðýþlanmayý dilemeyecekler mi? Allah çok yarlýðayýcý, çok esirgeyicidir. (Maide/74)





Âyetlerimize inananlar sana geldiðinde onlara de ki: Selam size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdý. Gerçek þu ki: Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar, sonra ardýndan tevbe edip de kendini ýslah ederse, bilsin ki Allah çok baðýþlayan, çok esirgeyendir. (Enam/54)



Kötülükler yaptýktan sonra ardýndan tevbe edip de iman edenlere gelince, þüphesiz ki o tevbe ve imandan sonra, Rabbin elbette baðýþlayan ve esirgeyendir. (Araf/153)



Halbuki sen onlarýn içinde iken Allah, onlara azap edecek deðildir. Ve onlar maðfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici deðildir. (Enfal/33)



Hacc-ý ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve resûlü müþriklerden uzaktýr. Eðer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayýrlýdýr. Ve eðer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ý âciz býrakacak deðilsiniz. (Ey Muhammed )! O kafirlere elem verici bir azabý müjdele! (Tevbe/3)



Haram aylar çýkýnca müþrikleri bulduðunuz yerde öldürün; onlarý yakalayýn, onlarý hapsedin ve onlarý her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eðer tevbe eder, namazý dosdoðru kýlar, zekâtý da verirlerse artýk yollarýný serbest býrakýn. Allah yarlýðayan, esirgeyendir. (Tevbe/5)



Fakat tevbe eder, namaz kýlar ve zekât verirlerse, artýk onlar dinde kardeþlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açýklýyoruz. (Tevbe/11)


Onlar, her yýl bir veya iki kez (çeþitli belalarla) imtihan edildiklerini görmüyorlar mý? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alýyorlar. (Tevbe/126)



Ey kavmim! Rabbinizden baðýþ dileyin; sonra da O'na tevbe edin ki, üzerinize göðü (yaðmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsýn. Günah iþleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin. (Hud/52)



Rabbinizden baðýþlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) çok sever. (Hud/90)



O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduðun gibi dosdoðru ol! Aþýrý da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptýklarýnýzý çok iyi görendir. (Hud/112)



Sonra þüphesiz Rabbin, cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra da bunun ardýndan tevbe edip durumunu düzeltenleri (baðýþlayacaktýr). Çünkü onlar tevbe ettikten sonra Rabbin elbet çok baðýþlayan, pek esirgeyendir. (Nahl/119)



Þu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlý iþ yapan, sonra (böylece) doðru yolda giden kimseyi baðýþlarým. (Taha/82)



Ancak bundan sonra tevbe edip ýslah olanlar müstesnadýr. Allah çok baðýþlayýcý ve merhametlidir. (Nur/5)



Ya Allah'ýn size bol lütfu ve merhameti bulunmasaydý ve Allah, tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydý (haliniz nice olurdu)! (Nur/10)



Ancak tevbe ve iman edip iyi davranýþta bulunanlar baþkadýr; Allah onlarýn kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok baðýþlayýcýdýr, engin merhamet sahibidir. (Furkan/70)



Kim tevbe edip iyi davranýþ gösterirse, þüphesiz o, tevbesi kabul edilmiþ olarak Allah'a döner. (Furkan/71)



Çünkü Allah sadâkat gösterenleri sadâkatlarý sebebiyle mükâfatlandýracak, münafýklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Þüphesiz Allah, baðýþlayandýr, esirgeyendir. (Ahzab/24)



Arþ'ý yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de baðýþlanmasýný isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her þeyi kuþatmýþtýr. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri baðýþla, onlarý cehennem azabýndan koru! (derler). (Mümin/7)

Ey müminler! Bir topluluk diðer bir topluluðu alaya almasýn. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadýnlar da kadýnlarý alaya almasýnlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayýplamayýn, birbirinizi kötü lakaplarla çaðýrmayýn. Ýmandan sonra fâsýklýk ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse iþte onlar zalimlerdir. (Hucurat/11)



Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandýrmayacaðý günde Allah sizi, altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere sokar. Onlarýn önlerinden ve saðlarýndan (amellerinin) nurlarý aydýnlatýp gider de, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi baðýþla; çünkü sen her þeye kadirsin" derler. (Tahrim/8)



Geceleri pek az uyurlardý. Seher vakitlerinde de istiðfar ederlerdi. (Zariyat/17-18)



Dedim ki: Rabbinizden maðfiret dileyin; çünkü O çok baðýþlayýcýdýr. (Nuh/10)



Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan maðfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr/3)



Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eðer siz iyi olursanýz, þunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece baðýþlayýcýdýr. (Ýsra/25)

Konu Adresi: http://www.dervisler.net/tasavvufta-10-esas-tevbe-t18840.0.html;topicseen




Çevrimdýþý Kararlý

  • Murakýp
  • *****
  • Ýleti: 7.047
  • Konu: 1851
  • Derviþ: 4252
  • Teþekkür: 30
Cevaplandý: Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« Cevapla #1 : 28/01/10, 20:25 »
  Kur’an-ý Kerimde ki tevbe ve istiðfarý telkin eden ayeti kerimelerin meallerini okuduk. Birde her zaman ümmetinin hatalarýný ve günahlarýný düþünerek aðlayýp Allah c.c. hazretlerinden onlarýn baðýþlanmalarýný isteyen Þaný yüce Hazreti Muhammed  Mustafa S.A.V efendimiz ve onun güzide ashabýnýn sözlerinden tevbenin önemini daha iyi anlamaya çalýþalým.





Kütüb-i Sitte Hadislerinde Tevbe:

926 - Hâris Ýbnu Süveyd anlatýyor: "Abdullah Ýbnu Mes'ud (radýyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)' dendi, diðeri de kendisinden. Dedi ki: "Mü'min günahýný þöyle görür: "O, sanki üzerine her an düþme tehlikesi olan bir daðýn dibinde oturmaktadýr. Dað düþer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahý burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür" Ýbnu Mes'ud bunu söyledikten sonra eliyle, Þöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmýþtýr.

Sonra dedi ki: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ýn þöyle söylediðini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, týpký þu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ýssýz, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceðini ve içeceðini üzerine yüklemiþ olduðu bineði ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) baþýný yere koyup uyur. Uyandýðý zaman görür ki, hayvaný baþýný alýp gitmiþtir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düþüp: "Hayvanýmýn kaybolduðu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayým" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine baþýný koyup uzanýr. Derken bir ara uyanýr. Bir de ne görsün! Baþý ucunda hayvaný durmaktadýr, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. Ýþte Allah'ýn, mü'min kulunun tevbesinden duyduðu sevinç, kaybolan bineðine azýðýyla birlikte kavuþan bu adamýn sevincinden fazladýr. "

Müslim'in bir rivayetinde þu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin þiddetinden þaþýrarak þöyle dedi: "Ey Allah'ým, sen benim kulumsun, bende senin Rabbinim."
Buharî, Da'avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kýyâmet 50, (2499, 2500).



927 - Zirrü'bnü Hubeyþ anlatýyor: "Saffân Ýbnu Assâl el-Murâdî (radýyallahu anh) bize, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ýn þöyle söyledið'ini rivayet etti:
"Maðrib cihetinde bir kapý vardýr. Bu kapýnýn geniþliði -veya bunun geniþliði binekli bir kimsenin yürüyüþüyle- kýrk veya yetmiþ senedir. Allah o kapýyý arz ve semalarý yarattýðý gün yarattý. Ýþte bu kapý, güneþ batýdan doðuncaya kadar tevbe için açýktýr. "
Tirmizî, Da'avât 102, (3529).


928 - Ebü Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim güneþ batýdan doðmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder."
Müslim, Zikr 43, (2703).


929 - Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder. "
Tirmizî, Da'avât 103, (3531); Ýbnu Mâce, Zühd 30, (4253).


930 - Ebü Musa (radýyallahu anh) anlatýyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah iþleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar. Gece günah iþleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneþ batýdan doðuncaya kadar devam edecektir. Burada "el", Allah'ýn ihsan ve fazlýndan kinayedir.
Müslim, Tevbe 32, (2760).


931 - Ebu Said (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaþayanlar arasýnda doksan dokuz kiþiyi öldüren bir adam vardý. Bir ara yeryüzünün en bilgin kiþisini sordu. Kendisine bir râhib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kiþi öldürdüðünü, kendisi için bir tevbe imkânýnýn olup olmadýðýný sordu. Râhib: "Hayýr yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladý. Adamcaðýz, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kiþi tarif edildi. Ona gelip, yüz kiþi öldürdüðünü, kendisi için bir tevbe imkâný olup olmadýðýný sordu. Âlim: "Evet, vardýr, seninle tevben arasýna kim perde olabilir?" dedi. Ve ilâve etti:
" Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orasý kötü bir yer. "
Adam yola çýktý. Giderken yarý yola varýr varmaz ölüm meleði gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkýnda ihtilâfa düþtüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allaha yönelmiþti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayýr iþlemedi" dediler.
Onlar böyle çekiþirken insan suretinde bir baþka melek, yanlarýna geldi. Melekler onu aralarýnda hakem yaptýlar. Hakem onlara: "Onun çýktýðý yerle, gitmekte olduðu yer arasýný ölçün, hangi tarafa daha yakýnsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiði (iyiler diyarýna) bir karýþ daha yakýn. Onu hemen rahmet melekleri aldýlar."
Bir rivayette þu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattý. Adamcaðýz yönünü sâlih köye doðru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayýldý."
Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); Ýbnu Mâce, Diyât 2, (2621).


932 - Bir diðer rivayette (ayný hikaye ile ilgili olarak) þöyle denmiþtir: "Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaþmayý, öbür köye de yaklaþmayý vahyetti, sonra da: "Adamýn geldiði ve gitmekte olduðu köylere uzaklýklarýný ölçüp kýyaslayýn" dedi."
Buharî, ayný bab.


933 - Hz.Enes (radýyallahu anh) anlatýyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ýnsanoðlunun herbiri hatakârdýr. Ancak hatakârlarýn en hayýrlýsý tevbekâr olanlarýdýr."
Tirmizî, Kýyâmet 50, (2501); Ýbnu Mâce, Zühd 30, (4251).


7270 - Hz. Ebu Hureyre radýyallahu anh anlatýyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarýnýz semaya ulaþacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmiþseniz, günahýnýz mutlaka affedilir."


7271 - Ebu Sa'îd radýyallahu anh anlatýyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Allah, kulunun tevbesine þu adamýn sevinmesinden daha çok sevinir (yani razý olur): Adam yolculuk halindedir. Bir susuz çölde bindiði devesini kaybetmiþtir, onu aramaya koyulur. Sonunda aramalarý adamý cidden yorup aciz býrakýnca (susuzluk ve sýcaktan olduðu yerde ölmek üzere, yere yatar), elbisesini baþýna çekip örtünür. Ýþte kendisi o halde iken, devesini kaybettiði yerde hayvanýn ayak seslerini duyar. Yüzünden örtüyü kaldýrýr ve karþýsýnda devesini görür."


7272 - Abdullah Ýbnu Mes'ud radýyallahu anh anlatýyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Günahtan tevbe eden, bir günah iþlememiþ gibidir."


7273 - Ýbnu Makýl anlatýyor: "Babamla birlikte Abdullah Ýbnu Mes'ud radýyallahu anh'ýn yanýna girdim. Bu ziyaret sýrasýnda o: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ýn "piþmanlýk tevbedir" dediðini nakletti. Babam: "Aleyhissalâtu vesselâm'dan bunu bizzat iþittin mi?' diye sordu. Abdullah: "Evet!" dedi."


7274 - Abdullah Ýbnu Amr radýyallahu anh arýlatýyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, kulun tevbesini, can boðaza gelmedikçe kabul eder."

















   Güneþ batýdan doðmadan ve ölüm meleði gelip ruhumuzu kabz etmeden önce hatalarýnýn kusurlarýnýn çokluðunu görüp, gaflet içerisinde geçirdiði ömründen piþmanlýk duyan kullar olarak Tevbe-i Nasuh ile tevbe edip, yüzyýllardýr Kur’anýn Tellallýðýný yapmýþ olan alimlerimizin eserlerinden ve büyüklerimizin güzel sözlerinden tevbe istiðfar konusuna kýsaca bir göz atalým.





Tefsirlerde Tevbe ve Tevbe-i Nasuh:


Elmalýlý Muhammed  Hamdi Yazýr:

Tevbe: Kulun, günahýný itiraf etmesi ve ondan piþmanlýk duyup bir daha yapmamaya azmetmiþ olmasýdýr. (Hakdini Kur’an Dili c.2 s.65)
   (Tahrim/8) 8’inci ayet-i kerimede geçen Tevbe-i Nasuh: Nasuh bir tevbe, yürekten bir tevbe demektir.
   Tevbe, iman makamlarýnýn ilki, hak yolculuðunun baþlangýcý, vuslat kapýsýnýn anahtarýdýr. Lugatta; dönmek, rücu etmek demek olan tevbe, þer’an kabahatten olduðu için nedamet ederek vaz geçmektir. Tevbe, yaptýðý kabahatin bir menfaati bile olsa, onun haddizatýnda çirkinliðini duyup, tiksinerek vaz geçmektir.
   Nasuh: Çok halis ve temiz; çok ýslah edici, hiçbir gedik býrakmayacak þekilde eksikleri düzeltip, iyi onarýcý demektir.
   Þu halde Nasuh Tevbesi; kabahat olduklarý için vicdanýnda nedamet ederek ve irtikabýndan þiddetli gam duyarak, bir daha bir çirkinlik yapmamaya azmederek, vaz geçmek ve nefsini buna alýþtýrýp hiçbir sebeb ve engel karþýsýnda dönmemeye karar vermektir. Nitekim Rasulullah S.A.V. buyurmuþtur:
   “Nasuh tevbesi, kulun yapmýþ olduðu günaha öyle tevbe etmesidir ki, Allah’a öylesine özür beyanýdýr ki, sonra da öyle dönmemektir ki, týpký südün memeye dönmediði gibi. (Hakdini Kur’an Dili c.10 s.69)


Ýsmail Hakký Bursevi:

Tevbe, týpký sabun gibidir. Nasýl ki sabun insaný tüm kir ve pastan arýndýrýrsa, tevbe de insanýn gizli kirlerini siler götürür. Eðer kul, kötülüklerden döner, amelini düzeltirse, Allah’da onun durumunu düzeltir. Bu kuluna, daha önce kaçýrmýþ olduðu nimetleri tekrar verir. (Muhtasar Ruhul Beyan c.1 s.126)
   (Tahrim/8) Tevbe, özür dileme yollarýnýn en üstünüdür. “Ben yaptým, fakat iyi yapmadým” demekle olur.
   Þeriat ýslahatýnda tevbe þöyle tarif edilir: “Çirkinliðinden dolayý günahý terketmek, iþlenen günaha piþman olmak, tekrar iþlememeye azmetmek, kaza yoluyla telafisi mümkün olan amelleri telafi etmektir.” Ýþte bu dört þart bir arada bulunursa, tevbenin þartlarý tamam olur.
   “Samimi” diye terceme ettiðimiz “nasuh” kelimesi, mübalaða kalýplarýndan birisidir. Çok sabreden kiþiye “sabur”, çok þükredene de “þekur” denilmesi gibidir. “Çok fazla nasihat eden tevbe” demektir. Bu da kiþilerin kendi nefislerine tevbeyi tavsiye etmeleri ve usulünce tevbe etmeleridir. Bu kötülüklerden, kötü olduklarý için, piþmanlýk duyarak, onlarý yapmaktan dolayý kederlenerek, kýlýçla kesilse, ateþte yakýlsa bile süt memeye dönmedikçe bir daha kötülüðe dönmemeye azmederek nefislerini bu duygu üzerine, hiç kimsenin çeviremeyeceði bir þekilde yerleþtirerek tevbe etmektir. (Muhtasar Ruhul Beyan c.9 s.169-170)


Ömer Nasuhi Bilmen:

Tevbe: Lügatte bir þeyden geri dönmektir. Þeriat lisanýnda ise günahý bilip itiraf etmek, o yapýlan günahtan dolayý nedamette bulunmak ve o günahý bir daha iþlememeðe katiyyen niyet eylemektir. Tövbe edene “Taib” denir. Cenabý Hakka isnad edilen bir tövbe ise ükubetten ceza vermekten affetmek, kulunun günahýný lütfen baðýþlamak manasýnadýr. Bu cihetle hak Teala Hazretleri “Tevvab” ismi celilini haizdir.
   Ýnsanlar beþeriyet icabý vakit vakit bazý günahlarda, hatalarda bulunabilirler. Elverir ki kusurlarýný bilsinler. Bunlarý bir an evvel terkedip bir daha iþlememeðe azim etsinler ve bu hatalarýndan dolayý Cenabý Hakka niyaz edip onun af ve maðfiretini istirhamda bulunsunlar. Ýþte Hazreti Adem kýssasý, bize bu hikmet dersini vermektedir. (Kur’an-ý Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri c.1 s.42)
   (Tahrim/8)“Tevbe-i Nasuh” pek halisane bir kasdile yapýlan tevbedir ki: Ýþlenilmiþ olan günahtan, kusurdan  dolayý nedamette bulunulup artýk ona bir daha avdet edilmemiþ olur.
   “Nesuh tabiri de kuvvetli azim, sadýkane kast, halisane hareket, nasihate kýyam edici manalarýný ifade eder.
   “Ýmam Ali R.Anh’dan rivayet olunduðuna nazaran, makbul bir tevbenin husulü, þu altý þeye mütevakkýfdýr:
(1)   : Vaktile yapýlmýþ olan bir günahtan dolayý nedamette bulunmalýdýr.
(2)   : Terkedilmiþ olan farizeleri iade etmelidir.
(3)   : Zulmen alýnmýþ olan bir þey var ise sahibine veya varislerine iade edilmelidir.
(4)   : Kendileri ile haksýz yere husumette bulunulmuþ kimseler var ise onlardan helallýk istemelidir.
(5)   : O measýyetlere bir daha avdet etmemeðe azmeylemelidir.
(6)   : Vaktile masiyetle terbiye ve masiyetten zevkýyab edilmiþ olan nefsini tevbeden sonra ibadet ve taatle terbiye ve bunlara tahammül ederek asýl bunlardan zevkýyab etmeðe çalýþmalýdýr. (Kur’an-ý Kerimin Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri c.8 s.3774)


Ýbni Kesir:

“Þüphesiz ki Tevvab, Rahim O’dur O.” Yani O tevbe edip kendisine yönelenin tevbesini kabul eder. Netekim Allah Teala þöyle buyurur: “Onlar bilmezler mi ki Allah muhakkak kullarýndan tevbeyi kabul eder.” (Tevbe,104) Ve yine buyurur ki: “Kim de bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’dan maðfiret dilerse, muhakkak ki Allah’ý Gafur ve Rahim olarak bulur.” (Nisa,110) Ve yine buyurur ki: “Kim de tevbe eder ve salih amel iþlerse muhakkak ki o Allah’a tevbe etmiþ olarak döner.” (Furkan,71) Daha buna benzer Allah’ýn günahlarý baðýþlayýp tevbe edenlerin tevbesini kabul edeceði konusunda bir çok ayet vardýr. Bu da Allah’ýn yaratýklarýna lutfu ve kullarýna merhametidir. Muhakkak ki Allah’dan baþka Ýlah yoktur. O Tevvab ve Rahimdir. (Tefsirül Kur’anil Azim-Hadislerle Kur’an-ý Kerim Tefsiri c.2 s.306-307)
   Bu sebeple bilginler dediler ki: Nasuh tevbesi, o anda günahlardan sýyrýlmak, geçmiþte iþlenenlere piþman olmak ve gelecekte de o günahý bir daha yapmamaya azmetmektir. Ayrýca Ademoðlu hakký varsa onu uygun bir yolla kula hakkýný vermektir. (Tefsirül Kur’anil Azim-Hadislerle Kur’an-ý Kerim Tefsiri c.14 s.7968)





Fýkýhta Tevbe

Abdurrahman Ceziri:

Fakat þunu da söyliyelim ki; kiþi her ne kadar günahkar olsa da bu geceleri (Bayram Geceleri) dürüst ve içten gelen bir tevbeyle, günahlarýndan sýyrýlarak ihya ederse, bunun elbetteki büyük bir etkisi olacak, günahlarý da Allah’ýn inayetiyle silinecektir. Ýttifakla kabul edilen görüþe göre tevbe, büyük günahlarý ortadan kaldýrýr. (Dört Mezhebe Göre Ýslam Fýkhý c.2 s.492)
   Tevbe; kendisinden yüz çevirdikten sonra Allah’a dönüþtür. Arka döndükten sonra kendisine yönelmektir. Allah’a arka dönüp O’ndan yüz çevirmek, hatta O’nun kutsal dergahýndan ve rahmet sahasýndan firar etmek, günah olarak insana yeter de artar bile.
   Dürüst bir nasuh tevbesi üç mana zincirini kapsar. Bu tevbe kalbin temizlenmesine, vücut organlarýnýn temizlenmesine, insanýn günahlarýn pisliklerinden ve hatalarýn kirlerinden arýnmasýna yol açar. (Dört Mezhebe Göre Ýslam Fýkhý c.7 s.3203-3204)


Ömer Nasuhi Bilmen:

Bir müslüman bir günah iþlerse, hemen bundan piþman olup tevbe etmesi lazým gelir. Ýþte böyle bir kimsenin iþlediði günahdan tevbe için güzelce abdest aldýktan sonra kýrsal bir yere çýkýp iki rekat namaz kýlmasý ve o günahdan dolayý Allah’dan maðfiret dilemesi mendupdur. Böyle günah iþleyip de sonra kalbinde piþmanlýk duygusu beliren kimse, bu günahý bir daha yapmamaya karar verip Yüce Allah’dan baðýþlanmasýný dilerse, Allah’ýn onu baðýþlayacaðýna dair bir hadisi þerif vardýr. (Büyük Ýslam Ýlmihali s.209)


M.Asým Köksal:
Ýþlenmiþ herhangi bir günahtan dolayý, güzelce abdest alýnýp iki rekat namaz kýlýnarak Allah’dan yalýðanmak dilenmesi menduptur. (Ýslam Ýlmihali s.260)



Rauf Pehlivan:
   Ýnsanlýk icabý bir günah iþleyen mü’min hemen günahýna tevbe etmelidir. Ýþlediði günahtan tevbe etmek isteyenin güzel bir abdest aldýkta sonra tenha bir yerde iki rek’at namaz kýlmasý ve Allah’a sýðýnarak günahýný affetmesini Cenab_ý Hak’tan dilemesi menduptur. (Kaynaklarýyla Büyük Kadýn Ýlmihali s.201)


Mehmed Zihni Efendi:

   Ýþlenilmekte olan günahlarýn terk edilmesi, tevbenin þartlarýndandýr. (Nimet-i Ýslam s.450)




Çevrimdýþý Kararlý

  • Murakýp
  • *****
  • Ýleti: 7.047
  • Konu: 1851
  • Derviþ: 4252
  • Teþekkür: 30
Cevaplandý: Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« Cevapla #2 : 28/01/10, 20:33 »
Alimlerin Tevbe Hakkýndaki Görüþleri


Abdül Kerim Kuþeyri:

   Tevbe, saliklerin menzillerinden ilk menzildir. Taliplerin makamlarýndan birinci makamdýr.
   Tevbenin Arap dilindeki hakiki manasý dönmektir. “Tevbe etti”, “döndü,” demektir. Þu halde tevbe, þeriatin yerdiði þeyden övdüðü þeye dönmektir. Resulullah s.a.v.: “Piþmanlýk tevbedir” buyurmuþlardýr. (Kuþeyri Risalesi s.187)


Abdullah Temimi:

   Günah ve hatadan tevbe eden tevbekar ile gafletten tevbe eden tevbekar ve bir de iyi amellerini görüp (ona deðer vermekten) tevbe eden tevbekar arasýnda ne kadar büyük fark var. (Kuþeyri Risalesi s.191)


Ahmet Ziyaüddin Gümüþhanevi:

   Bina için arsanýn lüzumu ne ise, Allah yolunda yürüyebilmek için tevbe odur. Arsasý olmayanýn binasý, tevbesi olmayanýn da hal’i ve makamý olmaz. Tevbenin iki ana kolu vardýr.

   1-Ýnabet
   2-Ýsticabet

   Ýnabet; Allah’ü Teala Hazretleri kula her þeyi yapmaya kadir olduðu için O’ndan korkmaktýr.
   Ýsticabet; Kula þahdamarýndan daha yakýn bulunan Allah-ü Teala hazretlerinden haya etmektir.
   Tevbe; Günahlardan geriye dönmek ve geçmiþ günahlara piþmanlýk duymaktýr. Bu þekildeki tevbe de iki kýsýmdýr.

   1-Avamýn (cahil halk tabakasýnýn) tevbesi.
   2-Haslarýn (Bilgi ve Görgü sahibi kimselerin) tevbesi. (Camiül Usul s.119-120)


Aziz Mahmud Hüdayi:

   Allah Teala buyurur: Öyleyse Allah’a koþun, O’na yönelin (Zariyat/50) Mürid, tevbe ile Hakk Tealaya yöneldikten sonra tam bir ihtimamla o tevbeyi korumaya gayret göstermelidir. Çünkü her türlü hayrýn anahtarý, ahval ve makamatýn esasý tevbedir. Tevbeden sonra süluk binasýnýn temelleri, ibadet ve taatlarý yapmaya, günahlardan kaçýnmaya yönelik saðlam bir azimetle pekiþtirilmelidir. Mürid insanlýk gereði bir kusur iþleyecek olsa hemen kusurunu anlayýp tevbekar olmalý ve nefsini nafile ibadetlere zorlamalýdýr. (Ýlim Amel Seyru Süluk s.161-162)


Bayezid-i Bistami:

   Ýnsan Hakk’a tevbe ile yönelir, Sülukun baþlangýcý tevbedir. Salikin uyanýk olduðunun alameti günahýný hatýrlayýnca istiðfar ve tevbe etmesidir. (Bayezid-i Bistami s. 76)


Cüneydi Baðdadi:

   Tevbenin üç manasý vardýr: Birincisi; nedamet, Ýkincisi; Allah’ýn yasak kýldýðý þeyi tekrar iþlememeye kesinlikle karar vermek. Üçüncüsü; iþlenen haksýzlýklarý telafi etmek için çaba harcamak. (Kuþeyri Risalesi s.190)



Es-Susi:

   Tevbe, ilmin kötü ve kerih gördüðü þeylerden, iyi gördüðüne ve sevdiðine yönelerek tevbe etmektir. (Avarifül Maarif s.606)
Ebul-Hasan En-Nuri:

   Tevbe, Allah’ýn dýþýndaki herþeyden tevbe etmek ve yalnýzca O’na dönmektir. (Avarifül Maarif s.606)

   Tevbe, Aziz ve Celil olan Allah hariç her þeyden dönmektir. (Kuþeyri Risalesi s.191)


Eþrefoðlu Rumi:

   Tövbeden maksat, nefsin kötü ve çirkin sýfatlarýný yoketmektir. Yani kulun “ircii-dönün” hitabýna müstehak olmasýdýr. Bu müstehaklýk ise ancak tövbe ve ihlas ile mümkündür. Tövbe ettikten sonra iyi amellerde bulunmalý, riyazete düþmeli, zikrullaha devam etmelidir. Bu dört þeyin yapýlmasý, nefs-i emmarenin bütün kötü yönlerini iyiye çevirir. (Müzekkin Nüfus s.401)
   O halde kardeþ ne bekliyorsun? Günahlarýn için tövbe etmeye neye gecikirsin? Bu ayeti kerimeyi hiç duymadýn mý? “Kullarýnýn tövbelerini kabul eden ve günahlarýný affeden o’dur” (Þura/25) Akýllarý baþlarýnda olanlar bir an bile durmaz, hemen tövbe ederler. (Müzekkin Nüfus s.403)


Ýbn Ata:

   Ýki türlü tevbe vardýr: Ýnabe tevbesi, isticabe tevbesi. Kulun, Allah’ýn vereceði ceza korkusu ile yaptýðý tevbe inabe tevbesi, Allah’ýn kereminden haya ederek yaptýðý tevbe ise isticabe tevbesi adýný alýr. (Kuþeyri Risalesi s.191)


Ýbni Teymiye:

   Tevbe: Tevbenin günahlardan doðacak cezalarýn baðýþlanmasýný saðlayacaðý, tüm müslümanlarca kabul edilmiþ bir gerçektir. (Ýman Üzerine s.52)
   Yine ayný konuda Sahih-i Müslim de þu hadis buyurulmaktadýr:
   “Eðer sizler hiç günah iþlemeyecek olsanýz, Allah sizi ortadan kaldýrýr ve yerinize hem günah iþleyip hem de istiðfar eden ve böylece günahlarý affedilen baþka bir ümmet getirirdi.” (Ýman Üzerine s.53)
   Ýstiðfar tevbe ile birlikte olduðu takdirde onun sonuçlarý her tevbe eden kimse için geçerli olur. Fakat eðer tevbe ile birlikte olmaz ise o zaman onun müjdeli sonuçlarý sýnýrlý bazý istiðfar ediciler, yani istiðfar ederken günahlarýnýn silinmesini saðlayacak þekilde Allah’tan korku duyup O’na sýðýnan istiðfar ediciler için geçerli olur. (Ýman Üzerine s.53-54)
   Gerçek din adamý, halký Allah’ýn rahmetinden ümitsiz etmeyen ve ayni zamanda onlara Allah’ýn emirlerine karþý gelme cüreti aþýlamayan kimsedir. Bu yüzdendir ki, kula her günah iþlediðinde tevbe etmesi emredilir. Nitekim müridin biri bir gün þeyhine “Günah iþliyorum” deyince þeyhi kendisine “Tevbe et” dedi. Mürid sonra “yine günah iþliyorum” deyince þeyhi “Yine Tevbe et” dedi. Mürid yine “Ayný Günahý yine iþliyorum” deyince þeyhi yine “Bir daha tevbe et” dedi. Mürid “Ne zamana kadar böyle sürecek ?” diye sorunca þeyhi ona “Þeytaný ümitsiz býrakýp hayal kýrýklýðýna uðratýncaya kadar” diye cevap verdi. (Ýman Üzerine s.59)


Ýbrahim b. Edhem:

   “Kul, tevbesine sadýk ve samimi olduðu zaman münib olur. Çünkü inabe, tevbenin ikinci derecesidir. (Avarifül Maarif s.597)



Ýmam Caferi Sadýk:

   Tevbesiz ibadet sahih olmaz. (Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi s.51)


Ýmam Gazali:

   Bil ki, tevbe, Cenab-ý Allah’a rücu etmeye denir. Müridlerin ilk adýmý ve Süluk ehlinin yolunun baþlangýcý tevbedir. Hiçbir insanýn tevbeden müstaðni olmasý mümkün deðildir. Zira yaratýlýþýn baþlangýcýndan sonuna kadar günahtan temiz ve arýnýk olmak olmak meleklere mahsustur. Bütün ömür boyu muhalefet ve günaha gömülmek de þeytana münhasýrdýr.
   Tevbe hükmü ile günah yolundan taat yoluna dönmek de Adem (a.s.) ile onun çocuklarýnýn halidir. Geçmiþ taksiratýndan tevbe ile kendini hazýrlayan kimse Adem’e (a.s) olan nisbetini doðrulamýþ olur. Ömrünün sonuna kadar, zamaný günahlarla geçiren kimse de þeytana olan nisbetini doðrulamýþ olur. (Kimyayý Saadet s.521)


Ýmam-ý Rabbani:

   Günahlardan tevbe etmek, her þahsa vaciptir ve farzdýr. Beþer nevinden hiç kimsenin bu tevbeden müstaðni kalmasý tasavvur edilemez. Nasýl böyle bir þey olabilir ki, peygamberler dahi, tevbeden müstaðni kalmamýþlardýr. (Mektubat-ý Rabbani c.2 m.379 s.1148)


Ýsmail Hakký Bursevi:

Tevbenin günahýn hemen peþinden yapýlmasý gerekir. Çünkü geciktirilmesi, haramda ýsrar etmek anlamýna gelir. Israr, küçük günahý büyük hale getirir. Tevbenin kabulünün alameti, Allah’ýn kiþiye günahýný andýrmamasýdýr. Çünkü tevbe günahý býrakmaz, siler. Tevbe eden günahýný hatýrlarsa onun tevbesi sakattýr. (Muhtasar Ruhul Beyan c.9 s.170-171)


M. Es’ad Erbili – Ramazanoðlu Mahmud Sami:

   Ýnsan cehaleti sebebiyle günah iþlemiþtir. Sonra fenalýktan ve tevbe ve muamelatýný ýslah etmiþtir. Ýþte bu gibiler hakkýnda Allah Gafurur Rahimdir. Ve bu gibiler için afvýný farz kýlmýþtýr. (Musahabe/6 s.168)
   Bir insan halis tevbe ederse hiç günah iþlememiþ gibi temizlenir. (Musahabe/6 s.168)
   Gözyaþý: Nedamet manasýný taþýr, Allah’a bir nevi tevbedir. (Musahabe/6 s.170)


Mehmet Zahid Kotku:

j. Tevbe
Ýnsanýn, hayatý içinde iþlemiþ olduðu günahlara ve ibâdetsiz geçirdiði vakitlere, nedâmet ve piþmanlýk duyup, Hakk'a rücu ve ilticasýna denir ki, halktan yüz çevirmesine vesîle olur. Bu tevbe, her mü'min için farz-ý ayýndýr. Bir an evvel tevbe-i nasuh ile tevbe edip, abid, zâhid, sàlih ve Hakk'ýn ni'metlerine þâkir, ayný zamanda zâkir kullarýnýn arasýnda yer almaða sa'y u gayret göstermesi elzemdir.
Tevbeden mahrum, isyan vadilerinde keyfe mâ yeþâ yaþayanlarýn, akýbetlerinin felâket ve husranla neticeleneceðinde þüphe yoktur. Binâen aleyh, evlâda ve iyâle, dost ve ahbaplara her fýrsattan istifade ile tevbenin lüzûmunu ve ehemmiyetini duyurmaða çalýþmalýdýr. (Tasavvufi Ahlak c.1 Hilim ve Sekinet)




Çevrimdýþý Kararlý

  • Murakýp
  • *****
  • Ýleti: 7.047
  • Konu: 1851
  • Derviþ: 4252
  • Teþekkür: 30
Cevaplandý: Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« Cevapla #3 : 28/01/10, 20:35 »
TEVBE VE ÝSTÝÐFAR

Deðirmenin dönmesi, nasýl suyun veya cereyanýn gelmesine vâbeste ise, insanlarýn ve bilhassa erbâb-ý tarîkin, feyz-i ilâhîye nâil olabilmesi de, bir takým evrad ve ezkâra devam etmeðe baðlýdýr. Bu hususta, þimdiye kadar yazýlmýþ bir çok eser mevcuttur. Bu fakîr-i pür-taksir de, bunlardan ve hadis kitaplarýndan, zikir, tesbih, tahmid ve istiðfara müteallik ve faydalý olanlarýndan bir miktarýný, sabah-akþam okumakta olduðumuz evrâdý toplayarak kardeþlerimizin istifadelerine sunuyorum. Bunlara devam ettikleri müddetçe, Cenâb-ý Feyyâz-ý Mutlak Hazretleri'nin sonsuz lütuflarýna nâil olacaklarý ümidiyle ve bazý arkadaþlarýmýn isteklerine uyarak, bunlarýn faydalarýndan bazýlarýný bu kitapçýkta zikretmeyi münâsib gördüm:

Ýnsan yeni bir çamaþýr veya elbise giyinirken nasýl yýkanýp temizlenerek dýþýný temizlerse, okuyacaðý evrad ve ezkâr için de abdest alýb günahlardan pâk olur. Ancak iç kýsmýnýn da günahlardan pâk olmasý için, güzel bir tevbe lâzýmdýr. Ýstiðfarlar pek güzel bir tevbedir. Efendimiz SAS Hazretleri de bütün günahlardan àrî olduðu halde, sýrf ümmetine ve bizlere örnek ve nümûne olmak için, hem de terfî-i derecâta vesîle olacaðýndan, günde yüz kere istiðfar buyururlardý.
Onun için, bizim de her gün en aþaðý yüz kere istiðfar etmemiz bir sünnet-i seniyye olmuþ olur.

Sonra Allah Celle ve A'lâ Hazretleri, Kur'an-ý Keriminde istiðfar ile emir buyurmuþtur. Binâen aleyh, baþý sýkýlan ve arzularýna nâil olmak isteyen her mü'min ve muvahhid için istiðfardan daha iyi ne devâ olabilir? Bu sebeple büyüklerimiz, kendilerine iltica eden herkese, her dertliye ve her ihtiyaç sahiplerine istiðfarý tavsiye buyurmuþlardýr.

Seyyidül-Ýstiðfar'a gelince:

(Allàhümme ente rabbî, lâ ilâhe illâ ente halaktenî, ve ene abdük, ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü, ezü bike min þerri mâ sana'tü ebûü leke binîmetike aleyye ve ebûü bizenbî, faðfirlî fe innehû lâ yaðfiruz-zünûbe illâ ente.) (1)

(1) [Allahým, sen benim Rabbimsin, senden baþka ilâh yoktur. sen beni yoktan yarattýn. Ben senin kulunum, sana verdiðim sözde gücümün yettiði kadar duruyorum. Yaptýðým günahlarýn kötülüðünden sana sýðýnýrým. Bana verdiðin nimetleri ikrar ederim, kusur ve günahlarýmý da itiraf ederim. Benim suçlarýmý ört, baðýþla; senden baþka günahlarý baðýþlayacak yoktur, ancak sen varsýn.] (Zübdetül-Buhàrî, 1377; Þeddâd ibn-i Evs RA'den.)

Bunu iki cihan serveri, sevgili Peygamberimiz Efendimiz SAS Hazretleri, Buhàrî ve Zübdetü'l-Buhàrî ve sâir hadis kitaplarýnda da beyan buyrulduðu gibi, sabah-akþam üçer kere her kim okursa ve o gün emr-i Hak vâkî olur da ahirete göçecek olursa, cennetlik olacaðýný tebþir buyurmuþlardýr.

Ýstiðfarlarý, her namaz sonunda dahi üç kere okumak bir emr-i mesnundur ve emr-i peygamberîdir. (Et-Tergîb, 2/403)

Bu istiðfarlar hakkýndaki tergîb ve teþvikler pek çoktur; hattâ sokak, çarþý ve pazarlarda ve bâhusus mü'min kardeþler için yapýlan istiðfarlarýn ecir ve mükâfâtý hakkýnda, pek çok eser vârid olmuþtur. Bilhassa cuma namazýnýn arkasýndan, hem de yerinden kalkmadan yüz kere:

(Sübhànallàhi ve bihamdihî sübhànallàhil-azîm, ve bihamdihî estaðfirullàh) (2) dese ve yatacaðý vakit de üç kere:

(2) [Allah'ý hamd ile tesbih ve takdis ederim. Azametli Allah'ý noksan sýfatlardan tenzih eder, kemâl sýfatlarýyla tavsif ederim. Allah'a hamd ve þükür ederek ondan maðfiret dilerim.]

(Estaðfirullàhellezî lâ ilâhe illâ hüvel-hayyel-kayyûm, ve etûbü ileyh)'i okusa; (3) Cenâb-ý Feyyâz-ý mutlak Hazretleri'nin o kimseyi maðfûrîn zümresine ilhak buyuracaðý gibi, ana ve babasýnýn da bir çok günahlarýnýn afv buyrulacaðý beyan buyrulmuþtur.

(3) [Kendisinden baþka aslâ ilâh bulunmayan, Hay ve Kayyûm olan Allah'tan maðfiret taleb ederim, ona dönerim.]

Onun için, din kardeþlerimin bu büyük nîmetten âzamî derecede istifadede bulunmalarýný ümid ederek sözü biraz uzatmýþ oldum. Ýstiðfarýn fazîletleri hakkýndaki rivayetler pek çoktur. Biz burada bu kadarla iktifa ediyoruz. (Tasavvufi Ahlak c.1 Tevbe Ýstiðfar)


Mahmud Es’ad Coþan:

f. Ýstiðfarýn Faydalarý

Tabii, önceden hatalý bir þeyler yapýlmýþsa ne yapmak lâzým? Tevbe ve istiðfar etmek lâzým. Abdullah ibn-i Abbas RA'ýn rivâyet ettiði bir hadis-i þerifte:

RE. 408/6 (Men eksera minel-istiðfâri) "Kim istiðfârý çok yaparsa, "Estaðfirullahel-azîm ve etûbü ileyh... Allahümmaðfirlî verhamnî..." filân gibi tevbe ve istiðfar sözlerini çok söylerse; (cealallàhu azze ve celle lehû min külli hemmin feracâ) Allah onu her türlü sýkýntýsýndan sevince, ferahlýða çýkartýr. (Ve min külli dìkin mahracâ) Her türlü sýkýþýklýktan bir kurtuluþ yerine ulaþtýrýr, tasasýný daðýtýr, üzüntüsünü feraha çevirir, sýkýntýdan ferahlýða çýkartýr; (Ve razekahû min haysü lâ yahtesib.) ve ummadýðý yerden onu rýzýklandýrýr." diye buyuruyor Efendimiz... Ahmed ibn-i Hanbel ve diðer kaynaklar rivâyet etmiþ.

Demek ki, Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne çok tevbe ve istiðfar edeceðiz. Evvelce yaptýðý hatalar hatýrýna geldikçe, bu hadisler okundukça, bu vaazlar dinlendikçe, Ramazan geldikçe, Kur'an okundukça, insan kendi kendisini hesaba çekiyor; iyi insanlarýn ne kadar iyi þeyler yaptýklarýný, Peygamber Efendimiz'in ne kadar güzel þeyler tavsiye buyurduðunu öðrenince, "Ah, ben ömrümü boþa geçirmiþim, nice hatalar etmiþim!" diye üzülüyor. Tabii tevbe ve istiðfar etmesi lâzým!..

Tevbe ve istiðfar ederse, Allah üzüntüsünü sevince deðiþtirir, sýkýntýsý ferahlýða deðiþtirir, geniþliðe çýkartýr, ummadýðý yerden rýzýklandýrýr. Günahlarýný da baðýþlar, sevdiði kul eder. Tevbe istiðfar kurtarýyor kulu... Onun için tevbe istiðfarý çokça yapalým, aziz ve sevgili kardeþlerim!..

Her zaman da söylüyorum, bakýn bu hadis-i þeriflerin hepsi derviþliði takviye ediyor, derviþliðin doðru olduðunu gösteriyor. Bazýlarý çýkýp bunlarý inkâr ediyorlar ama, hadis-i þerifler öyle deðil. Ya hadis-i þerifleri bilmiyorlar, ya dinin özünü anlamýyorlar. (Doðru Ýnanç ve Güzel Kulluk/Müslümanýn Birbirini Sevmesi)

b. Tevbe Edenin Günahlarý Silinir

"--Pekiyi, eskiler ne olacak? Adam hak yola geldi; eskiden yaptýðý kötülükler ne olacak?.."
Bir insan aþk ile, yâni severek, sevgiyle... Sýdk ile, yâni doðrulukla, samîmî olarak, gerçekten, yapmacýk deðil, gösteriþ deðil... Bir insan aþk ile, sýdk ile doðru yola girerse, tam saðlam bir tevbe ile tevbe ederse, Allah geçmiþ günahlarýný siler.
Peygamber Efendimiz öyle diyor. Silinir. Karatahtanýn üstüne, bir ýslak süngerle bir sünger geçer Allah, tebeþirle yazýlmýþ bütün günahlar silinir. Hadisler var, bu hususta Peygamber Efendimiz'in bildirdiði müjdeler var. Ýnsan doðru yola girmek için tam bir karar verirse, hayatýnda tam bir dönüþle dönerse, iyi insan olursa geçmiþ günahlarýný siler Allah.

Adam hapishaneye girmiþ oluyor. Hapishanede bir hocayla tanýþýyor, hoca ona tesir ediyor, ýslah oluyor. Adam berbad bir adamken, nah bu kadar kamasýný belinde taþýrken; þu kadar adamý yaralamýþ, bu kadar adamýn gözünü patlatmýþken, yüzünü morartmýþken; herkes sokakta gördüðü zaman salevat getirip kaçarken; sonra melek gibi bir insan oluyor.

Ben evvelki seneler Amerika'ya gitmiþtim. Orda Detroit'ten geriye gelirken cuma günü Klivland diye bir þehirde Cuma namazý kýlalým dedik. Yâni cuma günüydü, cumayý kaçýrmayalým dedik. Öðrendik bir cami varmýþ. Adresini aldýk, telefonlarý öðrendik. Yola çýktýk, tam cuma vaktinde Klivland'a geldik. Köþe baþýnda üç katlý, bahçeli güzel bir yeri almýþlar, cami yapmýþlar. Çok güzel, bunun üç misli kadar binasý var. Bahçesi de güzel... Arkada da abdest alma yerleri filân var. Orta katý mescid, üst katýnda da baþka odalar var.
"--Cuma namazýný sen kýldýr hocam, hutbeyi sen oku!" dediler.
"--Benim ingilizcem o kadar akýcý deðil, konuþamam!" dedim.
Birisi çýktý; ben söyledim o tercüme etti. Öyle bir Türkçeli, Ýngilizceli tercümeli hutbe okuduk. Adamlar bizi býrakmadý.
Cemaat:
"--Dur hocam gitme!" dediler.
Bize bir sofra döþediler, yemekler verdiler. Cemaate, herkese ziyafet... Bir adam var, burda onun kadar boylu insan yoktur; geniþ omuzlu, boylu poslu... Ama biraz omuzu yamulmuþ. Çünkü biraz yaþlanmýþ, altmýþ yaþlarýnda, belki daha fazla... Nasýl hizmet ediyor, delikanlý gibi hizmet ediyor. Kaþýk getirilecek, koþturuyor. Bardak getirilecek, koþturuyor.
Tabaklarý getiriyor, götürüyor... Çocuklar, gençler hizmet edecekken o hizmet ediyor. Böyle bir hizmet için çýktý dýþarýya.
"--Hocam, bu adamý tanýyor musun, kim bu?.." dediler.
Ben oraya ilk defa gelmiþim, bilmiyorum ki öyle bir kimseyi... Onlar bilmediðimi biliyorlar ama, kendileri söylemek için soruyorlar.
"--Bu adam Klivland'ýn mafya çetesinin reisiydi. Öyle belâ adamdý bu..." dediler.
Ýyi müslüman olmuþ, melek olmuþ, lokum olmuþ, süzme bal olmuþ, kaymaklý kadayýf olmuþ, çok güzel bir adam olmuþ.
Tevbe böyle, Ýslâm böyle... Zenci, Amerikan vatandaþý. Yâni zenci denmesine kýzýyorlar, black müslim denmesine kýzýyorlar. Kendilerine: "Bilâl-i Habeþî'nin hemþehrileriyiz." diyorlar, "Bilâlî" diyorlar. Bilâl-i Habeþî de esmermiþ.
Demek ki dönebilir. Dönerse, iyi insan olursa, Allah eski günahlarý siler. Hatta biliyorsunuz, bir insanýn yaptýðý iþlerin þahitleri var.
--Sen bugün ne yaptýysan hepsi kayda geçti mi?
--Geçti.
--Nereye yazýldý?
--Melekler yazdýlar defterlere...
--Nerde bu melekler?..
Bir çok melek var ama yazýyý yazan, insanýn iki omuzunda iki melek var. Saðdaki melek iyilikleri yazýyor, soldaki melek de kötülükleri yazýyor. Saðdakinin rütbesi daha yüksek. Ýcabýnda buna diyor ki:
"--Dur yazma bakalým, belki tevbe eder. Dur bakalým hemen deftere geçme, biraz aðýrdan al!.."
Kul tevbe ederse, o zaman deftere geçmeyebiliyor. Hepsi yazýlýyor, hiç bir þey eksik deðil. Bu benim konuþmalarým, þu videodan bir kaç gün sonra seyredilebileceði gibi, bu dünyada yapýlanlarýn yarýn hepsi bir bir hesaba gelecek.
--Vay, eyvah, hepsi yazýldý!
Bu melekler þahit; (melekeyni þâhideyni adileyn) adaletli iki þahit melek. Hakký söyler, baþka þey söylemez.
--Baþka kimler þahit?..
Ýnsanýn kendi uzuvlarý þahit... Gözü þahit olacak, kulaðý þahit olacak, dili þahit olacak, eli þahit olacak. Diyecek ki gözü:
"Evet yâ Rabbi, bu benimle harama baktý." El diyecek ki: "Evet yâ Rabbi, bu benimle parayý çaldý, içkiyi içti..." filân.
Her azasý söyleyecek. Ayak diyecek ki: "Evet yâ Rabbi, meyhaneye benimle yürüdü gitti." Azalarý þahit olacak.
Kur'an-ý Kerim'de bu da bildiriliyor. Hatta adam þaþýracak, azalarýna diyecek ki:
(Lime þehidtüm aleynâ) "Niye benim aleyhime þahitlik yapýyorsunuz?" Onlar da diyecekler ki:
"--Ne yapalým, Allah konuþturuyor. Yâni, Allah konuþun deyince konuþmamak mümkün deðil.
--Baþka neler þahit olur?..
Ortamlar þahit olur. Günahý bu odada iþlemiþse bu oda þahit olur. Aðacýn altýnda iþlemiþse aðaç þahit olur. Kayanýn dibinde, maðarada iþlemiþse maðara þahit olur. Yâni yeryüzü, mekân, eþya þahit olacak.
"Eðer bir insan aþk ile tevbe ederse, hak yola girerse, Allah defterden günahlarý siler. Meleklere unutturur, þahit olan mekânlara ve eþyalara da unutturur." diyor Peygamber Efendimiz. Yâni hiç iz býrakmadan siliyor Allah, tertemiz oluyor.
Onun için aþk ile, sýdk ile tevbe etmeye çalýþmak lâzým, Allah'ýn yoluna girmek lâzým! Allah'ýn yoluna girdikten sonra da, çýkmamak lâzým!.. (Ýmanýn ve Ýslamýn Korunmasý c.2 Ameller Niyetlere Göredir)


Mustafa Kara:

1. Tevbe: Günahtan dönmek, vazgeçmek anlamýna gelen tevbe, sadece tasavvuf ve tarikatlerin deðil bütün dinlerin ortak özelliklerindendir. Tasavvufa tevbe ile girilir. Þeyh, müridden ilk önce Allah’a karþý iþlediði günahlardan tevbe etmesini ister. Tevbe bir uyanýþ ve silkiniþtir. Bu da Allah’ýn insana teveccühü ile gerçekleþir. Tevbe günahlarý unutmayý da içine aldýðýndan þöyle bir prensipte vardýr: Tevbeye tevbe. Bazen bir söz, bir satýrlýk bir yazý, bir rüya tevbeye sebep olabilir. (Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi s.50)


Osman Türer:

   Tasavvuf yolunun baþlangýcýný teþkil eden tevbe, günahtan dönmek, vazgeçmek demektir. Tevbe bir uyanýþ, bir silkiniþ, geçmiþteki hatalarýn bir kabulü, günahlardan duyulan bir piþmanlýk, kýsacasý ruh inkýlabýnýn ilk ve en önemli safhasýdýr. Onun için, mürþidin müridine ilk yaptýrdýðý iþ tevbedir. Tevbe, pek çok ayet ve hadisle müslümanlara emir ve tavsiye edilmiþtir. (Ana Hatlarýyla Tasavvuf Tarihi s.58-59)


Ruveym:

   Tevbe “tevbeden de tevbe etmek” tir. (Avarifül Maarif s.605)


Rabiatül Adeviyye:

   Benim tevbem “Elest bezminde verdiðim sözümdeki sadakat ve samimiyetsizlikten, büyük olan Allah’ým sana sýðýnýrým ve senden affýmý isterim” (Avarifül Maarif s.605)


Said Nursi

   Ýkinci Nükte: Ýbadetin manasý þudur ki: Dergâh-ý Ýlahîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrýný görüp kemal-i rububiyetin ve kudret-i Samedaniyenin ve rahmet-i Ýlahiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Yani rububiyetin saltanatý, nasýlki ubudiyeti ve itaati ister; rububiyetin kudsiyeti, paklýðý dahi ister ki: Abd, kendi kusurunu görüp istiðfar ile ve Rabbýný bütün nekaisten pâk ve müberra ve ehl-i dalaletin efkâr-ý bâtýlasýndan münezzeh ve muallâ ve kâinatýn bütün kusuratýndan mukaddes ve muarrâ olduðunu; tesbih ile Sübhanallah ile ilân etsin.(Sözler 41)

   Ey fahre meftun, þöhrete mübtela, medhe düþkün, hodbinlikte bîhemta sersem nefsim! Eðer binler meyve veren incirin menþei olan küçücük bir çekirdeði ve yüz salkým ona takýlan üzümün siyah kurucuk çubuðu; bütün o meyveleri, o salkýmlarý kendi hünerleri olduðu ve onlardan istifade edenler o çubuða, o çekirdeðe medh ve hürmet etmek lâzým olduðu, hak bir dava ise; senin dahi sana yüklenen nimetler için fahre, gurura belki bir hakkýn var. Halbuki sen, daim zemme müstehaksýn. Zira o çekirdek ve o çubuk gibi deðilsin. Senin bir cüz'-i ihtiyarýn bulunmakla, o nimetlerin kýymetlerini fahrin ile tenkis ediyorsun. Gururunla tahrib ediyorsun ve küfranýnla ibtal ediyorsun ve temellükle gasbediyorsun. Senin vazifen fahr deðil, þükürdür. Sana lâyýk olan þöhret deðil, tevazudur, hacalettir. Senin hakkýn medih deðil istiðfardýr, nedamettir. Senin kemalin hodbinlik deðil, hüdabinliktedir. Evet sen benim cismimde, âlemdeki tabiata benzersin. Ýkiniz, hayrý kabul etmek,(Sözler 230)

   Ýkinci merhem: Dinde harec yoktur. ¬w<±¬G7!ö]¬4ö«‚«h«&ö«žö Madem dört mezheb haktýr. Madem istiðfara müncer olan derk-i kusur ise, gurura müncer olan hüsn-ü amelin rü'yetine -böyle vesveseli adama- müreccahtýr. Yani böyle vesveseli adam, amelini güzel görüp gurura düþmektense, amelini kusurlu görse, istiðfar etse, daha evlâdýr. Madem böyledir, sen vesveseyi at. Þeytana de ki: Þu hal, bir harecdir. Hakikat-ý hale muttali olmak güçtür. Dindeki yüsre münafîdir. °h²,&shy;<ö&shy;w<±¬G7«!ö ¬w<±¬G7!ö]¬4ö«‚«h«&ö«žöesasýna muhaliftir. Elbette böyle amelim bir mezheb-i hakka muvafýk gelir. O bana kâfidir. Hem lâakal ben aczimi itiraf ederek ibadeti lâyýk-ý veçhile eda edemediðimden istiðfar ve tazarru' ile merhamet-i Ýlahiyeye dehalet edip, kusurum affolunmak, kusurlu amelim kabul olunmak için mütezellilane bir niyaza vesiledir.(Sözler 277)


Sufi Zade Seyyid Hulusi:

Mümin olan kimsenin kötü durumlarýna ve günahkar hallerinde tevbe etmesi afvedilmesi için Allah (C.C.)a yalvarmasý islami adabdandýr. Çünkü mümin her halinde, Allah (C.C.) lütf-u ihsanýna, avf-ü keremine muhtaçtýr. Onun için günahkar olsun veya olmasýn günde yüz kere istiðfar etmesi gerekmektedir. (Mecma’ül Adab s.340)
   Tevbenin þartý üçtür:
   1-Ýþlediði günahýn çirkinliðini düþünüp ilahi gazaba uðradýðýný idrak ederek piþmanlýk duymak.
   2-Hemen o günahtan vaz geçmek.
   3-Ýlerde bir daha o ve benzeri günahlarý iþlememeðe azm etmek.

   Böyle bir tevbeden sonra, insanlýk icabý yine günah iþleyebilirse tevbesi kabul edilmez, demek deðildir bu. Zira müminin tevbesi ölünceye dek kabul olunur. (Mecma’ül Adab s.342)


Þihabüddin Sühreverdi:

   Tevbe bütün makamlarýn aslý ve özü, bütün hallerin anahtarýdýr. Bina için yer nasýl önemliyse, makamlar için de tevbe öyledir. Makamlarýn ilkidir. Yeri olmayan kimsenin binasý olmayacaðý gibi tevbesi olmayan kiþinin hali de, makamý da olmaz. Ben bildiðim, çalýþtýðým ve gayret ettiðim kadarý ile bütün makam ve halleri, tevbenin bir neticesi ve semeresi kabul ettim. (Avarifül Maarif s.592)

   Nefs tevbe-i nasuh ile tezkiye edildiði zaman, karakterindeki kötü huylar kaybolur. Sabrýn azlýðý, nefsin kötü huylarýndan, iyiliklere karþý direnmesi ve isyan etmek istemesindendir. Tevbe-i nasuh, nefsi yumuþatýr, ondaki tabii özellik ve kötülükleri çýkararak yumuþaklýða sevkeder. (Avarifül Maarif s.599)
   Tevbe-i nasuh yürekten yapýlýr ve sahih olursa nefs tezkiye edilir, kalbin aynasý parlar, dünyanýn kötülüðü ondan uzaklaþýr. Bu dereceye eren kimse, zühdü elde eder. Tevekkül, ancak zahid’de gerçekleþir. Zahid, mevcud olana deðer vermesi ile deðil, kendisine vaadolunana güvenmesiyle zahid olur. Allah’ýn va’dettiklerini sükunetle beklemek, tevekkülün ta kendisidir. Kul, tevbe-i nasuhdan sonra kendisinde gerçekleþmeyen bazý makamlar varsa onlarý da dünyaya karþý gösterdiði zühd ile ikmal eder. (Avarifül Maarif s.600-601)

   Tevbe eden kimse, önce korkar, sonra tevbe eder ve Cenab-ý Hakk’ýn maðfiretini ümidle bekler. Tevbe eden bir kul, korkan ve uman bir olmadýðý müddetçe tevbe etmiþ olmaz. (Avarifül Maarif s.600)

   Kulun tevbe etmesi ve sol tarafýnda bulunan, kötülükleri yazan meleðin yazacak bir þey bulamýyacaðý kadar tevbesinde samimi olmasýdýr. (Avarifül Maarif s.602)
Vasýti:

   Nasuh (halis, Allah için olan) tevbe ile tevbekar olan kimsede ne açýk, ne de gizli günahtan eser kalmaz, samimi bir þekilde (nasuh tevbesi ile) tevbe eden (hep Hakk ile meþgul olduðu için) nasýl akþamladýðýna ve sabahladýðýna aldýrmaz. (Kuþeyri Risalesi s.191)


Zunnuni Mýsri:

Tevbe geçmiþ günahlardan dolayý sürekli aðlamak, bir daha günaha düþmekten korkmak, kötü dostlarý terketmek, cennetliklerle birlikte olmaktýr. (Muhtasar Ruhul Beyan c.9 s.170)
Avamýn tevbesi günahdan, havassýn tevbesi gafletten, peygamberlerin tevbesi de, diðer peygamberlerin ulaþtýðý dereceye eriþememe konusundaki aczlerini görmektendir. (Avarifül Maarif s.605-606)
Günahý kökünden söküp atmayan istiðfar, yalancýlarýn tevbesidir. (Kuþeyri Risalesi s.191)




Çevrimdýþý Kararlý

  • Murakýp
  • *****
  • Ýleti: 7.047
  • Konu: 1851
  • Derviþ: 4252
  • Teþekkür: 30
Cevaplandý: Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« Cevapla #4 : 28/01/10, 20:38 »
Deðerli okuyucu! Ayeti kerimelerde ve hadis-i þeriflerde de bildirildiði üzere Allah Teala kullarýndan “ölüm meleði gelmeden ve güneþ batýdan doðmadan önce” çokça Tevbe etmelerini istiyor. Tevbe yi kýsaca tarif edecek olursak, Kiþinin gaflet ve hatalar içerisinde geçirdiði ömründen dolayý piþmanlýk duyarak, kulun kendi iradesi ile çaresizliðini, acizliðini anlayýp, kendisini affedip baðýþlayabilecek yegâne varlýk olan Allah'a dönmesidir. Çünkü yüce Rabbimiz bir ayeti kerimede mealen " Sen Rabbinden, Rabbinde senden razý olduðu halde O'na dön. " 16 buyurmaktadýr.

   Bütün ibadetlerde olduðu gibi tevbede de ihlas ve samimiyet baþta gelmektedir. Bunun alameti ise yaptýklarýndan dolayý piþmanlýk duymak, hak sahiplerine haklarýný  iade etmek, o hatalarý bir daha iþlememeye çaba sarfetmek ve hayatýn geriye kalan kýsmýnda Allah’ýn rýzasýný kazanmaya yarayacak olan ibadetlere devamlýlýk göstermektir.

   Bunlarý teker teker ele alacak olursak:

   1-Piþmanlýk (Nedamet): Piþmanlýk kulun yapmýþ olduðu hatalarýnýn farkýna varmasýdýr. Piþmanlýk kulun yapmýþ olduðu hatalarýnýn ne kadar çirkin ve kötü olduðunu anlamasýdýr. Piþmanlýk kulun yapmýþ olduðu kötü iþ ve sözlerinin cezasýnýn yakýn olduðunu bilmesidir. Piþmanlýk kulun acizliðini kavramasýdýr. Piþmanlýk kulun Afüvv olan Rabbine tevbe istiðfar etmesinin anahtarýdýr.

   2-Hak sahiplerine haklarýnýn iade edilmesi: Hak sahiplerine haklarýnýn iade edilmesi belki de bir nevi dil ile yapýlan samimi tevbe istiðfarýn bir göstergesi ve sadakatinin alameti olarak fiillere yansýmasýdýr. Tevbe istiðfar hiçbir zaman þer-i cezayý ortadan kaldýrmaz. Elbette ki kul samimi bir þekilde Allah’ü Teala hazretlerine tevbe istiðfar edecek olursa Et Tevvab olan rahmeti bol Rabbimiz onu affeder. Ancak kulun üzerindeki haklar kalkmaz. Ýþte tevbesin de samimi olan kiþi bu haklarý da hak sahiplerine iade eder. Mesela üzerine yapmasý farz olup ta ihmal etmiþ olduðu ibadetlerini Allah’ü Teala hazretlerinin kendi üzerindeki hakký olduðunu bilip yapmadýðý ibadetlerini kaza ve iade eder. Yine üzerindeki kul haklarýný da sahiplerine iade eder. Eðer sahibi hayatta deðilse varislerine iade eder. Eðer varisleri de yoksa o zaman hak sahibi adýna hayýr yapar. Birde haksýz yere bir kiþi hakkýnda sui zan da bulunmuþ veya bir kiþiye iftira etmiþ ve hakkýnda yalan yanlýþ þeyler söylemiþse o kiþilerden de haklarýný helal etmelerini istemek gerekmektedir.

   3-Ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek: Kul yapmýþ olduðu þeyleri kötü gördüðü için tevbe istiðfarda bulunmaktadýr. Bunu kötü ve çirkin görmesinin alametidir “ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek”. Tevbe edenin tevbesinde ki sadakatinin ve samimiyetinin alametidir “ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek”. Tevbe edenin tevbesinde ki dirayetini ortaya koymasýdýr “ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek”. Oruçlunun orucunu tutmasýndaki hassasiyeti misali tevbe edenin tevbesini tutmasý ve hassasiyetinin bir göstergesidir “ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek”.

   4-Ýbadetlere Düþkünlük: Tevbe eden kulun acizliðini bilmesidir “ibadetlere yönelmek”. Tevbe eden kulun Rabbine baðlanmasýdýr “ibadetlere yönelmek”. Tevbe eden kulun gafletten kurtuluþudur “ibadetlere yönelmek”. Haramlarla kararýp katýlaþan kalbin, parlayýp yumuþamasýnýn iksiridir “ibadetlere yönelmek”. Manevi halin geliþmesinin ve ilerlemenin sebebidir “ibadetlere yönelmek”. Her þeyden önemlisi Allah’a kulluðun tadýný almaktýr “ibadetlere yönelmek”.

   Bunlarý yapan kiþinin halinde olumlu deðiþiklikler meydana geliyorsa bu tevbesinin kabul olunduðunun alametidir. Yok eðer hiçbir deðiþiklik meydana gelmiyor ve eskiye dönüþ baþlýyorsa bu onun tevbenin þartlarýna riayet etmediðinin ve tevbesin de samimi olmadýðýnýn alametidir.

   Bunlarý yapmakla artýk tevbe etmenin lüzumu ortadan kalkarmý? Kâmil bir mü’min hiçbir zaman tevbeyi terk etmez. Gerek peygamber efendimiz, gerek sahabe-i kiram efendilerimiz ve evliyaullah büyüklerimiz tevbeyi hiçbir zaman terk etmemiþlerdir. O numune insanlar sürekli tevbe etmekteydiler. Hem o örnek insanlar yalnýzca günahlarýna deðil (peygamber efendimiz müstesnadýr) ayný zamanda Allah’tan gafil olduklarý anlar için dahi tevbe eder hale gelmiþlerdir.

   Ýþte Tasavvuf yoluna girmek isteyen kiþiyi mürþidi talebeliðe kabul edeceði zaman onunla beraber kendiside tevbe istiðfar eder ve talebesine yukarýda saydýðýmýz hususlarý telkin eder. Mürþidi Kâmiller talebeliðe kabul ettiði kiþiye tevbeyi telkin ederken, ayný zaman da kendileri de tevbe etmektedir. Büyüklerden birisi þöyle demiþtir “Bilirmisiniz hocamýzýn makamý niye büyüktü? Cemaat sukût eder – O talebeliðe kabul ettiði her kiþiye tevbe telkin ederken kendi günahlarý içinde tevbe ederdi de Allah’ü Teala hazretleri onun için onun makamýný yükseltti.”

Deðerli okuyucu! Allah Teala bizlerden kendisine yönelmemizi O'nun razý olduðu kul olarak huzuruna gelmemizi istiyor. Ýnsanoðlu yaratýlýþ itibariyle her an hata yapabilir, ama bizler bu hatalarýmýzdan piþman olup, Et Tevvab olan Allah Tealaya yönelirsek hiç þüphesiz ki Rasulullahýn haliyle hallenmiþ oluruz. Çünkü o bazý rivayetlere göre günde en az 70 veya 100 defa tevbe istiðfar eder ve alimlerimizin seyyidül istiðfar dedikleri duayý okurmuþ. Oysa o ki Allah Tealanýn habibiydi, o ki alemlere rahmetti, o ki yaratýlmýþlarýn en þereflisi ve geçmiþ gelecek günahlarý baðýþlanmýþ bir peygamberdi. Ama Rabbine Tevbe etmekten de gafil deðildi. O hiçbir zaman amellerine güvenmedi, o ancak Rabbine güvendi. Ýþte adýna Tasavvuf dediðimiz bu tatlý þer-i hal ilmi KUR'AN-I KERÝM ve Rasulullahýn hayatýnýn bir parçasý olan Tevbeyi de temel esaslardan edinmiþtir. Tekraren þunu da hatýrlamamýz gerekir ki zorla tevbe yapýlmaz. Tevbe kiþinin ancak kendi iradesi ile Rabbýný bilip maðfiret talep etmesiyle olur.

Deðerli okuyucu! Ýþte yukarýda zikrettiðimiz ayet ve hadisleri iyi okuyalýmda nefsimizi hesaba çekerek HAK azze ve celleye hakkýyla tevbe eden kullardan olmaya çalýþalým., Deðerli okuyucu! Þunu da unutmayalým ki ehlullah'ýn dediði gibi " Bizlerin tevbelerinin dahi tevbeye ihtiyacý var."



Ey rahmeti bol padiþah!
Cürmüm ile geldim sana
Ben eyledim hadsiz günah,
Cürmüm ile geldim sana.


Hadden tecavüz eyledim,
Derya-yý zenbi boyladým,
Malum sana ben neyledim.
Cürmüm ile geldim sana.
Senden utanmadým heman.
Ettim hata gizli ayan.
Vurma yüzüme, el’aman!
Cürmüm ile geldim sana.


Aslým çü bir katra meni.
Halk eyledin andan beni
Aslým deni, fer’im deni,
Cürmüm ile geldim sana.


Gerçi kese fýsk-u fücur,
Ayb-ü zelel çok her kusur,
Lakin senin adýn Gafur,
Cürmüm ile geldim sana.


Zenbim ile doldu cihan,
Sana ayan zahir, nihan,
Ey lutfu bol, kahrý güzel!
Cürmüm ile geldim sana.


Adýn senin Gaffar, iken.
Ayb örtücü Settar iken,
Kime gidem sen var iken,
Cürmüm ile geldim sana.



Hiç sana kulluk etmedim,
Rah-ý rýzana gitmedim,
Hem buyruðunu tutmadým,
Cürmüm ile geldim sana.


Ýsyanda Kuddusi þedid,
Kullukta bir battal pelid,
Der: Kesmezim senden ümid,
Cürmüm ile geldim sana.


"Kur'an-ý Kerim ve Sünnet-i Seniyye Iþýðýnda Ýslam Tasavvufu ve Nakþibendi Tarikatýnýn Esaslarý" adlý kitaptan alýntýdýr.



Çevrimdýþý sultaným

  • Çalýþkan Üye
  • ***
  • Ýleti: 161
  • Konu: 0
  • Derviþ: 6716
  • Teþekkür: 0
Cevaplandý: Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« Cevapla #5 : 28/02/10, 10:31 »
 :X06 Allah(c.c) razý olsun.



Çevrimdýþý saytac

  • Acemi Üye
  • *
  • Ýleti: 1
  • Konu: 0
  • Derviþ: 9053
  • Teþekkür: 0
Cevaplandý: Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« Cevapla #6 : 03/03/10, 15:54 »
Allah(c.c) razý olsun.



Çevrimdýþý burbinos

  • Çalýþkan Üye
  • ***
  • Ýleti: 196
  • Konu: 5
  • Derviþ: 9880
  • Teþekkür: 0
    • Sayfamýzdýr inþallah !
Cevaplandý: Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« Cevapla #7 : 29/05/10, 13:30 »
E Allah razý olsun bu kadar uzun yazayý kim okur kurban ?????????????????????????????????? :S :S :S :X001 :X001 :X001 X:04 :kafa: :sas: :X30
 
Deðerli okuyucu! Ayeti kerimelerde ve hadis-i þeriflerde de bildirildiði üzere Allah Teala kullarýndan “ölüm meleði gelmeden ve güneþ batýdan doðmadan önce” çokça Tevbe etmelerini istiyor. Tevbe yi kýsaca tarif edecek olursak, Kiþinin gaflet ve hatalar içerisinde geçirdiði ömründen dolayý piþmanlýk duyarak, kulun kendi iradesi ile çaresizliðini, acizliðini anlayýp, kendisini affedip baðýþlayabilecek yegâne varlýk olan Allah'a dönmesidir. Çünkü yüce Rabbimiz bir ayeti kerimede mealen " Sen Rabbinden, Rabbinde senden razý olduðu halde O'na dön. " 16 buyurmaktadýr.

   Bütün ibadetlerde olduðu gibi tevbede de ihlas ve samimiyet baþta gelmektedir. Bunun alameti ise yaptýklarýndan dolayý piþmanlýk duymak, hak sahiplerine haklarýný  iade etmek, o hatalarý bir daha iþlememeye çaba sarfetmek ve hayatýn geriye kalan kýsmýnda Allah’ýn rýzasýný kazanmaya yarayacak olan ibadetlere devamlýlýk göstermektir.

   Bunlarý teker teker ele alacak olursak:

   1-Piþmanlýk (Nedamet): Piþmanlýk kulun yapmýþ olduðu hatalarýnýn farkýna varmasýdýr. Piþmanlýk kulun yapmýþ olduðu hatalarýnýn ne kadar çirkin ve kötü olduðunu anlamasýdýr. Piþmanlýk kulun yapmýþ olduðu kötü iþ ve sözlerinin cezasýnýn yakýn olduðunu bilmesidir. Piþmanlýk kulun acizliðini kavramasýdýr. Piþmanlýk kulun Afüvv olan Rabbine tevbe istiðfar etmesinin anahtarýdýr.

   2-Hak sahiplerine haklarýnýn iade edilmesi: Hak sahiplerine haklarýnýn iade edilmesi belki de bir nevi dil ile yapýlan samimi tevbe istiðfarýn bir göstergesi ve sadakatinin alameti olarak fiillere yansýmasýdýr. Tevbe istiðfar hiçbir zaman þer-i cezayý ortadan kaldýrmaz. Elbette ki kul samimi bir þekilde Allah’ü Teala hazretlerine tevbe istiðfar edecek olursa Et Tevvab olan rahmeti bol Rabbimiz onu affeder. Ancak kulun üzerindeki haklar kalkmaz. Ýþte tevbesin de samimi olan kiþi bu haklarý da hak sahiplerine iade eder. Mesela üzerine yapmasý farz olup ta ihmal etmiþ olduðu ibadetlerini Allah’ü Teala hazretlerinin kendi üzerindeki hakký olduðunu bilip yapmadýðý ibadetlerini kaza ve iade eder. Yine üzerindeki kul haklarýný da sahiplerine iade eder. Eðer sahibi hayatta deðilse varislerine iade eder. Eðer varisleri de yoksa o zaman hak sahibi adýna hayýr yapar. Birde haksýz yere bir kiþi hakkýnda sui zan da bulunmuþ veya bir kiþiye iftira etmiþ ve hakkýnda yalan yanlýþ þeyler söylemiþse o kiþilerden de haklarýný helal etmelerini istemek gerekmektedir.

   3-Ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek: Kul yapmýþ olduðu þeyleri kötü gördüðü için tevbe istiðfarda bulunmaktadýr. Bunu kötü ve çirkin görmesinin alametidir “ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek”. Tevbe edenin tevbesinde ki sadakatinin ve samimiyetinin alametidir “ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek”. Tevbe edenin tevbesinde ki dirayetini ortaya koymasýdýr “ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek”. Oruçlunun orucunu tutmasýndaki hassasiyeti misali tevbe edenin tevbesini tutmasý ve hassasiyetinin bir göstergesidir “ayný hatalarý tekrarlamama ya azmetmek”.

   4-Ýbadetlere Düþkünlük: Tevbe eden kulun acizliðini bilmesidir “ibadetlere yönelmek”. Tevbe eden kulun Rabbine baðlanmasýdýr “ibadetlere yönelmek”. Tevbe eden kulun gafletten kurtuluþudur “ibadetlere yönelmek”. Haramlarla kararýp katýlaþan kalbin, parlayýp yumuþamasýnýn iksiridir “ibadetlere yönelmek”. Manevi halin geliþmesinin ve ilerlemenin sebebidir “ibadetlere yönelmek”. Her þeyden önemlisi Allah’a kulluðun tadýný almaktýr “ibadetlere yönelmek”.

   Bunlarý yapan kiþinin halinde olumlu deðiþiklikler meydana geliyorsa bu tevbesinin kabul olunduðunun alametidir. Yok eðer hiçbir deðiþiklik meydana gelmiyor ve eskiye dönüþ baþlýyorsa bu onun tevbenin þartlarýna riayet etmediðinin ve tevbesin de samimi olmadýðýnýn alametidir.

   Bunlarý yapmakla artýk tevbe etmenin lüzumu ortadan kalkarmý? Kâmil bir mü’min hiçbir zaman tevbeyi terk etmez. Gerek peygamber efendimiz, gerek sahabe-i kiram efendilerimiz ve evliyaullah büyüklerimiz tevbeyi hiçbir zaman terk etmemiþlerdir. O numune insanlar sürekli tevbe etmekteydiler. Hem o örnek insanlar yalnýzca günahlarýna deðil (peygamber efendimiz müstesnadýr) ayný zamanda Allah’tan gafil olduklarý anlar için dahi tevbe eder hale gelmiþlerdir.

   Ýþte Tasavvuf yoluna girmek isteyen kiþiyi mürþidi talebeliðe kabul edeceði zaman onunla beraber kendiside tevbe istiðfar eder ve talebesine yukarýda saydýðýmýz hususlarý telkin eder. Mürþidi Kâmiller talebeliðe kabul ettiði kiþiye tevbeyi telkin ederken, ayný zaman da kendileri de tevbe etmektedir. Büyüklerden birisi þöyle demiþtir “Bilirmisiniz hocamýzýn makamý niye büyüktü? Cemaat sukût eder – O talebeliðe kabul ettiði her kiþiye tevbe telkin ederken kendi günahlarý içinde tevbe ederdi de Allah’ü Teala hazretleri onun için onun makamýný yükseltti.”

Deðerli okuyucu! Allah Teala bizlerden kendisine yönelmemizi O'nun razý olduðu kul olarak huzuruna gelmemizi istiyor. Ýnsanoðlu yaratýlýþ itibariyle her an hata yapabilir, ama bizler bu hatalarýmýzdan piþman olup, Et Tevvab olan Allah Tealaya yönelirsek hiç þüphesiz ki Rasulullahýn haliyle hallenmiþ oluruz. Çünkü o bazý rivayetlere göre günde en az 70 veya 100 defa tevbe istiðfar eder ve alimlerimizin seyyidül istiðfar dedikleri duayý okurmuþ. Oysa o ki Allah Tealanýn habibiydi, o ki alemlere rahmetti, o ki yaratýlmýþlarýn en þereflisi ve geçmiþ gelecek günahlarý baðýþlanmýþ bir peygamberdi. Ama Rabbine Tevbe etmekten de gafil deðildi. O hiçbir zaman amellerine güvenmedi, o ancak Rabbine güvendi. Ýþte adýna Tasavvuf dediðimiz bu tatlý þer-i hal ilmi KUR'AN-I KERÝM ve Rasulullahýn hayatýnýn bir parçasý olan Tevbeyi de temel esaslardan edinmiþtir. Tekraren þunu da hatýrlamamýz gerekir ki zorla tevbe yapýlmaz. Tevbe kiþinin ancak kendi iradesi ile Rabbýný bilip maðfiret talep etmesiyle olur.

Deðerli okuyucu! Ýþte yukarýda zikrettiðimiz ayet ve hadisleri iyi okuyalýmda nefsimizi hesaba çekerek HAK azze ve celleye hakkýyla tevbe eden kullardan olmaya çalýþalým., Deðerli okuyucu! Þunu da unutmayalým ki ehlullah'ýn dediði gibi " Bizlerin tevbelerinin dahi tevbeye ihtiyacý var."



Ey rahmeti bol padiþah!
Cürmüm ile geldim sana
Ben eyledim hadsiz günah,
Cürmüm ile geldim sana.


Hadden tecavüz eyledim,
Derya-yý zenbi boyladým,
Malum sana ben neyledim.
Cürmüm ile geldim sana.
Senden utanmadým heman.
Ettim hata gizli ayan.
Vurma yüzüme, el’aman!
Cürmüm ile geldim sana.


Aslým çü bir katra meni.
Halk eyledin andan beni
Aslým deni, fer’im deni,
Cürmüm ile geldim sana.


Gerçi kese fýsk-u fücur,
Ayb-ü zelel çok her kusur,
Lakin senin adýn Gafur,
Cürmüm ile geldim sana.


Zenbim ile doldu cihan,
Sana ayan zahir, nihan,
Ey lutfu bol, kahrý güzel!
Cürmüm ile geldim sana.


Adýn senin Gaffar, iken.
Ayb örtücü Settar iken,
Kime gidem sen var iken,
Cürmüm ile geldim sana.



Hiç sana kulluk etmedim,
Rah-ý rýzana gitmedim,
Hem buyruðunu tutmadým,
Cürmüm ile geldim sana.


Ýsyanda Kuddusi þedid,
Kullukta bir battal pelid,
Der: Kesmezim senden ümid,
Cürmüm ile geldim sana.


"Kur'an-ý Kerim ve Sünnet-i Seniyye Iþýðýnda Ýslam Tasavvufu ve Nakþibendi Tarikatýnýn Esaslarý" adlý kitaptan alýntýdýr.



Yorulmadan mal kazanýlmayacaðý gibi , sabredilmeden de cennet kazanýlmaz . ( kuds-i hadis )

Çevrimdýþý Can_Feda

  • Üye
  • **
  • Ýleti: 148
  • Konu: 3
  • Derviþ: 6721
  • Teþekkür: 0
Cevaplandý: Tasavvufta 10 Esas - Tevbe
« Cevapla #8 : 29/07/10, 17:31 »
emeginize saglik hepsini okuyamadim kurban basdaki ayetleri,ama bazi yerlerde cok güzel anlatiyor..Allah razi olsun insallah... :X06 :X06 :X42


iSte GörDüK seni Dünya
Ne GerCekSiN ne de Rüya
BiR ReSiM CiZiLMiS SuYa
SaHTe IsIk ,SaHTe BoYa
SaHTe DüNYaDaKi GeRCeK "DOSTA" Can_Feda


Paylaþ facebook Paylaþ twitter
 

Mehmet Akif Ersoy - Bülbül(E. Erkiþi, S.Tuncer) Uçurtma Olma Hayali.. ||semerkandyayin| semerkand.tv| semerkandradyo| semerkanddergisi| semerkandaile| mostar| semerkandpazarlama| sultangazi.bel.tr| sitemap| Arama Sonuçlarý| Derviþler Mekaný| Wap| Wap2| Wap Forum| XML| Rss| DervislerNet/Facebook | DervislerNet/Twitter | Forum Ýletiþim| |||www.dervisler.net 2.235 saniyede oluþturulmuþtur


Tasavvufta 10 Esas - Tevbe Güncelleme Tarihi: 06/12/19, 13:54 Dervisler.Net © 2008-2014 |Lisans(SMF) |Sitemap | Facebook | Twitter | Ýletiþim